İdarucizumab, hangi antikoagülan ilacın geri dönüştürücüsü (antidot) olarak kullanılır?
İdarusizumab, doğrudan trombin inhibitörü olan dabigatran adlı antikoagülan ilacın geri döndürücüsü (antidotu) olarak kullanılır. Özellikle kanama komplikasyonlarının kontrol altına alınması gerektiğinde veya acil cerrahi müdahale gerektiğinde, dabigatranın antikoagülan etkisini hızla tersine çevirmek için kullanılmaktadır.
Aşağıdakilerden hangisi toksik optik nöropatinin klinik özelliklerinden biri değildir?
Doğru Cevap B Anterior görme yolu, çeşitli toksinlerden kaynaklanan hasara karşı hassastır. Toksik optik nöropati optik sinirin bir toksin tarafından hasar görmesi sonucu görme bozukluğu ile tanımlanabilen bir grup tıbbi bozukluktur. Her yaşta ve her ırkta görülebilir. Diskromatopsi genellikle ilk belirtidir. Renk görmesinde bir değişiklik anlamına gelmektedir. Bazı hastalar belirli renklerin, özellikle kırmızının daha az parlak olduğunu fark eder; diğerleri genel bir renk algısı kaybkına sahiptir. Muayenede optik disk normal, ödemli ya da hiperemik olabilir. Periferik görme genellikle korunur, görme kaybı paterni tipik olarak merkezi veya sekosantral bir skotomdur. Kaynak: Toxic and Nutritional Optic Neuropathy - PubMed https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/29763154/
57 yaşında erkek hasta, subakut başlangıçlı ve ilerleyici yürümede dengesizlik, çift görme ve konuşma bozukluğu nedeniyle başvurdu. Nörolojik muayenede pür serebellar sendrom bulguları mevcuttur. Serebral MR’da serebellar atrofi saptandı. Yapılan paraneoplastik panel taramasında anti-Tr/ DNER antikoru pozitif tespit edilen hastada olası malignensi aşağıdakilerden hangidir?
Doğru cevap A şıkkı. Paraneoplastik serebellar sendrom en çok hodgkin lenfomasında görülmektedir. İlerleyici özellikte serebellar sendrom, klinikte ilerleme ile birlikte eşlik eden MR’da serebellar atrofi ayırıcı tanıda önemli bulgulardır. Anti-Tr/DNER antikorları hızlı ilerleyici serebellar atakside mutlaka gözden geçirilmelidir. Onkolojik yanıt iyi olmasına karşın, nörolojik prognoz istenildiği düzeyde değildir. Kaynak 1.Campana IG, Silva GD. Anti-Tr/DNER Antibody- Associated Cerebellar Ataxia: a Systematic Review. Cerebellum. 2022 Dec;21(6):1085-1091. doi: 10.1007/s12311-021-01346-4. Epub 2021 Nov 24. 2. Ragia Aly, Emmady PD. Paraneoplastic Cerebellar Degeneration. In: StatPearls [Internet]. Treasure Island (FL): StatPearls Publishing; 2024 Jan.
45 yaşındaki erkek hasta sağ ayak kuvvetsizliği nedeni ile başvurdu. Son birkaç gündür sağ ayağında beceriksizlik hissettiğini, ayağını sürüyerek yürüdüğünü dile getiren hasta ayrıca sağ ayağının dorsal kısmında uyuşukluk ve karıncalanma tanımlıyordu. Bu duruma bel ağrısı eşlik etmiyordu. Nörolojik muayenesinde sağ ayak dorsifleksiyon, eversiyon ve başparmak dorsifleksiyonu kuvvetsiz. Hastada düşünülecek en olası tanı nedir?
Doğru Cevap: D (peroneal nöropati) Hastada sağda düşük ayak tanımlanmaktadır. Peroneal sinir hasarı travma, mekanik veya postural nedenlerle sinirin fibula başında sıkışması, sıklıkla travmaya bağlı olarak gelişir ancak tümör, intranöral ganglion, hematom veya kist gibi nedenlerle de oluşabilir. Nörolojik muayenesi incelendiğinde sağda peroneal sinirin hem derin dalının (ayak dorsifleksiyonunu sağlayan kas tibialis anterior, ayak başparmak dorsifleksiyonunu sağlayan kas ekstansör hallusis longus), hem de yüzeyel dalının (ayak eversiyonunu sağlayan kaslar peroneus longus ve brevis) etkilenmiştir. Hastanın tibial sinir inervasyonlu kaslarına ait anormal bir bulgudan bahsedilmemektedir. (örneğin ayak inversiyon etkilenimi) klinik olarak tibial nöropati ve/veya siyatik nöropati düşünülmemiştir.
Serebral küçük damar hastalığı konusundaki bilgilerimiz özellikle görüntüleme teknolojisi sayesinde artarken, ilk zamanlardaki lezyon odaklı görüşten, giderek doku değişikliklerini ve mikrovasküler fonksiyonları dikkate alan bir anlayışa kayma olmuştur. Aşağıdaki mekanizmalardan hepsi, küçük damar hastalığından sorumlu tutulan ve gerek patolojik gerekse klinik çalışmalarla gösterilmiş etyolojilerdir. Sizce yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda, aşağıdakilerden hangisi bu son anlayışa uygun ve ‘’nörovasküler ünite’’ bütünlüğünün kaybolması sonucu ortaya çıkan bozukluktur?
Cevap: E Küçük damar hastalığında perforan arterlerin intrensek patolojisi uzun yıllardır bilinmektedir. (Tıkanma olursa laküner infarktlar ortaya çıkar.) Son zamanlarda; küçük damar hastalığının dinamik ve progresif özellikte olduğu anlaşılmıştır ve beyaz cevher hiperintensitesi, mikro kanamalar gibi patolojilerin başlıca nedeninin endotel hasarı olduğu ileri sürülmektedir
64 yaşında kadın hasta beş aydır hızlı ilerleyen zihinsel bozukluk nedeniyle başvuruyor. İlk başta hafıza kaybı ve iştahsızlık yakınması olan hastanın artık giyinmekte ve ev içinde odaları bulmakta zorluk çektiği, dengesizliğinin olduğu, yakınlarına güvenmediği, uyku halinde artış ve görmesinde kötüleşme olduğu bildiriliyor. Hastanın muayenesi sırasında miyoklonileri olduğu gözleniyor. Çekilen beyin ve difüzyon MRG'de kaudat, putamen ve kortikal bölgelerde hiperintensiteler saptanıyor. EEG'de pozitif keskin dalga aktiviteleri görülüyor. Bu hastanın tanısında aşağıdakilerden hangisi spesifitesi en yüksek tanı aracıdır?
Cevap: D Şıkkı
Hastanın öykü ve bulguları Creutzfeldt-Jakob Hastalığı ile uyumludur. Creutzfeldt-Jakob Hastalığı için real-time quaking-induced conversion (RT-QuIC ) yüksek duyarlılık (yaklaşık %77-92), ve özgüllüğe (%99-100) sahiptir.
İkinci kuşak RT-QuIC testi ile sonuç alma süresi azaltılmış olup kullanım kolaylığı artmıştır.
35 yaşında kadın hasta uzun zamandır migren tanısı ile takip edilmektedir. Atakları ayda 1- 2 defa olmasına rağmen uzun sürmekte bu nedenle ciddi boyutta iş gücü kaybına neden olmaktadır. Aşağıdaki atak ilaçlarından öncelikle hangisi bu hastada seçilmelidir?
Doğru Yanıt : E şıkkı Triptan ailesi içerisinde yer alan frovatriptan, etkinin başlaması geç, yarılanma ömrü en uzun olan triptandır ve 24 saatte nüks oranı düşüktür. Uzun süren migrenataklarında tercih edilmektedir. Etki başlama süresi 120 dk, etki süresi 26 saat olarak belirlenmiştir.
Alert olma uyanıklık ve çevresel uyarıcılara hızlı tepki verme durumu olarak tanımlanabilir. Beyin aktivitesini artırarak bireyin daha duyarlı ve dikkatli olması sağlanmasıdır. Alert olma sürecinde görev almayan yapı aşağıdakilerden hangisidir?
Doğru cevap C şıkkı Alert olma durumu, özellikle tehlike anlarında hayatta kalma için kritik bir mekanizmadır ve bu nedenle beynin birden fazla bölgesi bu süreçte iş birliği içinde çalışır. 1. Retiküler Aktivasyon Sistemi (RAS): Beyin sapının medulla oblongata, pons ve mezensefalon beyin bölgelerinde dağınık ve geniş bir alana yayılmış olarak yer alır. Beyin sapında bulunan bu yapı, uyanıklık seviyesini düzenler ve beyin korteksine gelen duyusal bilgilerin yoğunluğunu kontrol eder. 2. Lokus Seruleus: Beyindeki başlıca noradrenalin (norepinefrin) kaynağı olan bu yapı, uyanıklık ve dikkat süreçlerini artırır. Uyarıcı bir durumda lokus seruleus aktifleşir ve noradrenalin salgılayarak kortikal uyanıklığı artırır. 3. Hipotalamus: Uyanıklık ve uyku-uyanıklık döngüsünü düzenleyen çeşitli nöropeptitleri salgılar. Özellikle oreksin (hipokretin) üreten hücreler, uyanıklık ve alertliği sürdürmede önemli bir rol oynar. 4. Talamus : Duyusal bilgilerin kortekse iletilmesi için bir geçit görevi görür. Uyanıklık durumunda talamus, beyin korteksine gelen duyusal verilerin işlenmesini hızlandırarak kişinin çevresel uyarıcılara daha hızlı tepki vermesini sağlar. 5. Anterior Cingulate Kortek: Uyanıklık durumunda dikkat ve bilişsel kontrol mekanizmalarının düzenlenmesine katkıda bulunur. 6. Prefrontal Korteks: Yüksek düzeyde bilişsel işlevlerden, özellikle dikkat, planlama ve karar verme süreçlerinden sorumludur. Uyanıklık durumunda dikkat odağını sürdürmek ve gelen bilgilere tepki vermek için aktiftir. 7. Bazal Ganglionlar: Motor kontrol ve bilişsel işlemlerle ilişkilidir. Alert olma durumunda, motor hazırlık ve hareketin başlatılmasında rol oynar. Bu yapıların birlikte çalışması, bir kişinin
Yukarıda histogramı görülen hastada hangi inceleme/tedavi yöntemi kesin tanı koymayı sağlar?