Beyin Farkındalığı ve Kendimizi Tanımak

19.03.2022

 

Beyin farkındalığı haftasında bireyleri bedenlerindeki en belirleyici yapı hakkında bilgilendirmek ve bu özel dokunun önemi konusunda toplumda farkındalık yaratmak amaçlanmıştır. Ancak aslına bakılırsa insanın beynini tanıması kendisini tanıması açısından zorunluluktur. Ve bir insanın yaşamındaki “Ben neyim?”, “Ben neden böyleyim?” , “Yaşamın anlamı ne?” gibi  “büyük” ve “zor” soruların yanıtları ancak beynimizi tanıyarak verilebilir. Hatta beyninizi tanımadan bedeninizi, örneğin kalbimizi, örneğin sindirim sistemimizi tanımak eksik kalacaktır. Öyleyse beynimizle ilgili farkındalığı arttırmak için bu konunun hastalıklarına, sorunlarına ve çalışma mekanizmalarına kendilerini adamış nörologlara, nörobilimcilere kulak vermeye çağırıyoruz sizleri.

İnsanlık kendi beynini tanımak için, nasıl çalıştığını anlamak, duygu, düşünce ve davranışlarımızı  nasıl belirlediğini anlamak için neredeyse kendi tarihi kadar eski, yazıyı bulduğu zamanlardan beri bu konuya kafa yormaktadır. Sadece kendi türümüzün değil diğer türlerin beyin anatomisini, işlevlerini incelemek durumunda kalmıştır. Beynimizin yapı taşları olan nöronların nasıl çalıştığını anlamanın öyküsü ise 120 yılı geçmez. Ancak 21. yüzyıl beyin araştırmalarının tüm diğer araştırmalar içinde en büyük yeri aldığı çağ olacağa benziyor. İnsan genom projesinden sonraki en büyük uluslararası araştırma projeleri beyin ve zihin ile ilgilidir. Beyni ve onun hastalıklarını tanımak için yapılan araştırmalar neredeyse toplumsal gelişim için vaz geçilemez yatırımlara dönüşmüştür. İnsanlığın ortalama yaşam süresi uzadıkça beynini etkileyen Alzheimer gibi nörodejeneratif hastalıkların tanısı ve tedavisi toplumsal harcamaların en büyük kalemlerini oluşturacak dolayısıyla beynin dejenerasyon sürecini aydınlatan ve sorunlara çözümler bulup tedaviler geliştiren araştırmalar belki de ülkelerin en büyük yatırımlarını oluşturacaktır.

Sağlıklı ve mutlu bireylerden oluşan toplumlar ancak beyin sağlığını koruyan bireylerin varlığı ve çokluğu ile mümkün olacaktır. Toplumların yaraları olan şiddet, saldırganlık, insanın insan yaptığı zulmün sona ermesi ve huzurlu, esenlikle yaşanan günlerin gelmesi ancak beynini ve dolayısıyla kendini tanıyan insanların ürünü olacaktır. Temel işlevi problem çözmek olan beynimiz, insanlığın yaşadığı ve gözümüzde büyüyen, devasa sorunları, problemleri çözecek yegane dokumuzdur, ona ne kadar önem versek azdır. Haydi gelin hep birlikte beynimizi okumaya çalışalım….  

Prof. Dr. Hilmi Uysal

Türk Nöroloji Derneği Nöroloji ve Evrimsel Tıp Çalışma Grubu Moderatörü