ANASAYFA
İLETİŞİM
ÜYE OL
GİRİŞ YAP
EN
Dernek
Dernek Tüzüğü
Anket Çalışması Başvuru İlkeleri
TND Uluslararası Organizasyonlara Katılım Ve Destek Yönergesi
Yönetim Kurulu ve TND Ofis Yönetimi
İletişim
Bilim Danışma Kurulu
EAN Bilimsel Komite Temsilcileri
TND'nin Diğer Derneklerle Yapacağı Ortak Faaliyetlerin İlkeleri
EAN Kurumsal Üyelik
TND Hasta Dernekleri Çalışma İlkeleri
Üyelik
Türk Nöroloji Derneği Denetleme Kurulu
Yayıncılık Politikası
Eğitim
Onam Formları
EAN Eğitim Bursları ve Ödülleri
(UEMS)- European Training Requirements for Neurology
EAN-Webinarları
Webinarlar
Çalışma Grupları
TND Bilimsel Çalışma Grupları
Başağrısı
Beyin Damar Hast.
Epilepsi
Hareket Bozuklukları
Demans ve Davranış Nörolojisi
Multipl Skleroz
NöroBehçet ve Nöroromatoloji
Nörogenetik - Nörometabolik Hastalıklar
Nöroimmünoloji
Nörolojik Yoğun Bakım
Nöromusküler Hastalıklar
Nöro-oftalmoloji / Nöro-otoloji
Nöropatik Ağrı
Girişimsel Nöroloji
Çocuk ve Ergen Nörolojisi
Uyku Tıbbı
Yürüme ve Denge Bozuklukları
Nöronütrisyon
Algoloji
Nöroepidemiyoloji
Nörosonoloji
Nöromodülasyon
Klinik Nörofizyoloji EMG / EEG
Restoratif Nöroloji ve Nörorehabilitasyon
Translasyonel Nörobilim
TND Diğer Çalışma Grupları
Genç Nörologlar
Nörolojik Hastalıklarda Sağlıkta Yaşam Kalitesi
Nöroloji Hemşireliği
Nörolojide Özlük Hakları
Nörolojide Çevre Sağlığı ve Meslek Hastalıkları
Nöroloji ve Evrimsel Tıp
Asistan-Genç Uzman (AGUH)
Nörolojide Yapay Zeka ve Dijital Teknolojiler
Teletıp Çalışma Grubu
Yönerge
Çalışma Grupları Yönergesi
Yeterlik
Uzmanlık Eğitimi
TND Board Kitabı (2010 yönergesi)
TÜRK NÖROLOJİ YETERLİK KURULU
2024 Board Kursu Başvuru Formu
Türk Nöroloji Yeterlik Kurulu Yönergesi (2022 revizyonu)
Akreditasyon
2024 Board Sınavı Duyurusu ve Başvuru Formu
Türk Nöroloji Yeterlik Kitabı – 2022
Önceki Sınav Soru ve Cevapları
Hukuksal Süreç
Basında Biz
Basında Biz
#recetemedokunma
Bilim & Hizmet Ödülleri
Prof. Dr. Turgut Zileli (2008)
Prof. Dr. Edip Aktin (2009)
Prof. Dr. Cumhur Ertekin (2009)
Prof. Dr. Bedriye Kot (2010)
Prof. Dr. Coşkun Özdemir (2010)
Prof.Dr. Hıfzı Özcan (2011)
Prof. Dr. Erhan Oğul (2013)
Doç. Dr. Hulki Forta (2015)
Prof. Dr. Okay Sarıbaş (2015)
Doç. Dr. Arif Çelebi (2016)
Prof. Dr. Aynur Baslo (2016)
Uzm. Dr. Şenay Özbakır (2017)
Prof. Dr. Perihan Baslo (2017)
Doç. Dr. Baki Arpacı (2018)
Prof. Dr. Kaynak Selekler (2018)
Uzm. Dr. Yaşar Zorlu (2019)
Prof. Dr. Gazi Özdemir (2019)
Doç. Dr. Muhteşem Gedizlioğlu (2021)
Prof. Dr. Sezer Şener Komşuoğlu (2021)
Prof. Dr. Mehmet Özmenoğlu (2022)
Prof. Dr. Tülay Kansu (2022)
Prof. Dr. Fethi İdiman (2023)
Prof. Dr. Aksel Siva (2024)
Prof. Dr. Feza Deymeer (2024)
Prof. Dr. Kubilay Varlı (2024)
Kongre
Haberler
21 Eylül Alzheimer Günü - Prof. Dr. Neşe Tuncer Basın Açıklaması
21 Eylül Alzheimer Günü - Prof. Dr. Neşe Tuncer Basın Açıklaması
21.09.2023
BASIN BÜLTENİ 2023
Nörobilişsel bozukluğu ifade eden ve halk arasında ‘bunama’ olarak karşılık bulan DEMANS pekçok nedeni olabilen bir sendromdur. Demansın en önemli nedeni ilerleyici beyin hastalıkları olan Nörodejeneratif Hastalıklardır.
Alzheimer hastalığı 65 yaş üzerinde en sık görülen ve demansa neden olan ilerleyici bir nörodejeneratif hastalıktır. Hafızayı, davranışı, düşünmeyi ve sosyal yetenekleri bozarak, kişinin günlük yaşam aktivitelerine ve sosyal özerkliğine engel olacak düzeyde bir bilişsel gerilemeye neden olur.
Dünya Alzheimer Raporuna göre (World Alzheimer Report 2021)dünyada demans(bunama) ile yaşayan 55 milyondan fazla insan olduğu tahmin edilmektedir. Etkilenen insan sayısı 2050 yılına kadar 139 milyona yükselecek ve en büyük artışın düşük ve orta gelirli ülkelerde olması beklenmektedir. Her 3 saniyede bir yeni bir Alzheimer olgusu eklenmekte! Ülkemizde de Alzheimer hastalarımızın sayısının katlanarak arttığını biliyoruz ve tanı konulmamış çok sayıda hastamız olduğu kuşkusuz..
Alzheimer hastalığının 65 yaş üzerinde her 5 yılda bir görülme sıklığı ikiye katlanır. 85 yaş üzerinde %30- 50 sıklıkta görülür. Dünyada ve ülkemizde beklenen insan ömrü artmaktadır. Söz gelimi TÜİK 2021verilerine göre yaşlı nüfus olarak kabul edilen 65 ve daha yukarı yaştaki nüfus, 2016 yılında 6 milyon 651 bin 503 kişi iken son 5 yılda yüzde 24,0 artarak 2021 yılında 8 milyon 245 bin 124 kişi oldu. Nüfus projeksiyonlarına göre yaşlı nüfus oranının 2025 yılında yüzde 11,0, 2030 yılında yüzde 12,9, 2040 yılında yüzde 16,3, 2060 yılında yüzde 22,6 ve 2080 yılında yüzde 25,6 olacağı öngörüldü.
Yaşlı nüfusun artması dışında, erken tanı yöntemlerinin artışı ve hastalık konusunda farkındalığın artarak artık her unutkanlığın yaşlanmanın doğal bir sonucunun değil, Alzheimer hastalığının bir belirtisi olabileceği bilinci başvuru ve tanı sayılarımızı arttırmıştır.
Alzheimer’e yol açan faktörler neler?
Alzheimer hastalığı için bilinen risk faktörleri, ileri yaş, genetik yatkınlık, düşük eğitim düzeyi, ağır beyin travmalarına maruz kalmak, hipertansiyon, diyabet gibi aterosklerotik risk faktörlerinin kontrol altında olmayışı, tedavi edilmemiş yerleşmiş depresyondur. Özellikle ailede Alzheimer hastalığı genetik yatkınlığı olan bireylerde hastalık erken yaşlarda başlayabilmektedir . 65 yaş öncesi başlayan olguları ‘erken başlangıçlı Alzheimer’ olarak nitelendiriyoruz.
Hastalığın ortaya çıkmasını kolaylaştıran faktörler var
mıdır?
Eşin kaybedilmesi, yas, taşınma, hastaneye yatırılma, kaza geçirme gibi olumsuz olaylar gizli bir bunamanın ortaya çıkmasına neden olabilir.
Olay öncesinde hasta sorunlarla baş edebilirken stresli deneyim sonrası bunama ilk kez farkedilebilir. Görünürde bunamanın nedeni bu olaydır,
oysa hastalık çoktan başlamıştır ve olay yalnızca hastalığı diğerleri tarafından farkedilebilir kılmıştır.
Covid pandemisiyle birlike Alzheimer Hastalığının önümüzdeki yıllarda artmasını beklemekteyiz. Bunun ilk nedeni dünya genelinde pandemiye bağlı
ileri yaş grubu kişilerin sağlık kontrollerinin aksaması, Covid enfeksiyonunun beyin sislenmesinde görüldüğü gibi zihinsel işlevleri etkileyebilmesi ve
ileri yaşta Alzheimer Hastalığının oluş mekanizmaları ile covidin etki mekanizmalarından (inflamasyon gibi) örtüşür özellikte olmasıdır.
Alzheimer’in belirtileri nelerdir?
Alzheimer hastalığı sıklıkla yakın bellek kusurlarıyla başlar. Yakın geçmişteki kişisel ve aktüel olaylar , bir gün önce yaşanılanlar hatrlanamazken , eskiye ait yaşantılar hatırlanır . Hastalık yeni bilgi öğrenmeye engel olup ilk önce en yenilerin silinmesiyle giden ancak takibeden süreçte eski anıları da içerecek şekilde ilerleyen bir hastalıktır. Sinsi başlar, hasta yakınları başlama zamanını tayin etmekte kararsız kalırlar. Eşyaları uygunsuz yerlere koyma ve bulamama, aynı soruları tekrar tekrar sorma, kelime bulma güçlüğü, konuşurken konuyu unutma, bilinen işleri ve hobileri yapmakta güçlük(yemek yapma, araba kullanma, tamirat, dikiş dikme ), bir işi başlatamama ve konsantre olamama erken bulgulardandır.
Hastalarımızda giderek çevreye karşı ilgi azlığı gelişir sözgelimi hobilerini yapmada isteksiz olabilir , ev ile ilgli sorumluluklarından vazgeçer.
Nedensiz davranış ve duygudurum değişikliklerini de sıklıkla görüyoruz. İçe kapanma, depresyon ya da aşırı öfkelilik, ajitasyon nedensiz sinirlenme , bağırma, saldırganlık ya da şüphecilik( parasının çalındığını, öldürülmek için ilaç verildiğini, eşinin kendisini aldattığını düşünme ) gibi davranış değişiklikleri ve psikiyatrik bulguları sık görmekteyiz. Kişisel görünüş ve başkalarına karşı kayıtsızlık, bulunduğu yer ve zamanın farkında olmama, özellikle bilinen yollarda kaybolma erken bulgulardandır.
Bu bulguları farkeden özellikle 65 yaş üzeri kişilerin konunun uzmanı bir nöroloji hekimine başvurmaları erken tanı ve tedavi için önemlidir. Ancak Alzheimer Hastalığı içgörüyü erken dönemden itibaren bozabilen bir hastalık olduğundan çoğu zaman hastalarımız içinde bulundukları durumun farkında olamayabilirler ve hekime gitmeyi reddedebilirler. Yakınlarının bulguları fark ettiği zamanda gecikmeden hekime başvuruyu sağlamaları önem arzeder.
Alzheimer hastalığında görülen beyinde anormal protein depolanması ve sinir hücre kaybı hastalık bulgularının başlamasından 20 yıl önce başlamaktadır. Günümüzde Alzheimer Hastalığının tanısını kesinleştiren, erken tanı koyduran , hastalığın gelişini bildiren objektif olarak ölçülebilen, normal veya patolojik biyolojik süreçleri tanımlayan veya tedavi yanıtını değerlendirebilen biyoişaretleyiciler geliştirilmiştir. Bunlar beyin omurilik sıvısında ve hatta kanda, tükrükte bakılan amiloid ve tau protein düzeyleri, genetik yatkınlık ve geçişlilik tesbiti için kandan test edilen Alzhimer hastalığından sorumlu genler(ApoE, APP, Presenilin I ve II, Trem vs..), beyin yapısal görüntülmelerinde(MRI) ilgili alanlarda saptanan küçülme(atrofi) analizi yapan volüm ölçümleri, fonksiyonel görüntülemede(beyin FDG PET) hastalıkla ilgili alanlarda metabolizma azalması ve biriken amiloid plak ve nörofibriller yumakların hastalık başlamadan çok daha önce gösterebilem amiloid ve tau PET görüntüleme yöntemleri bulunmaktadır. Ülkemizde son ikisi dışındakileri uygulayabiliyoruz böylelikle hastalık öncesi dönemdeki riskli breyleri ve bulguların yeni başladığı hastaları yüksek doğrulukla saptayabiliyoruz.
Alzheimer hastalığında erken tanı önemlidir. Günümüzde kullanılan ve hastalığın bulgularını yavaşlatmakta etkili olduğu kanıtlanmış semptomatik tedavilerden özellikle asetil kolin esteraz inhibitörlerinin sinir hücresi kaybı çok artmadan erken dönemde başlanırsa etkinliği daha uzun süreli olmaktadır. Hastalık bulguları ilerledikten sonra tedavilerin faydalılığı sınırlı olarak kalmaktadır. Erken dönemde tanımlanan hastalıkta hastanın bulgularını arttıracak diğer faktörler (atherosklerotik riskler, vitamin eksiklikleri, tiroid hastalıkları, depresyon vs) kontrol altına alınır. Hastaya uygun beslenme, bilişsel stimülasyon, uyaranların arttırılması bedensel, zihinsel egzersiz yöntemleri öğretilir. Hasta ve ailesine hastalıkla yaşama ve başetme ve mücadele etme donanımı kazanmak için zaman kazandırılmış olur.
Yeni geliştirilen tedavi molekülleri aday hastaları belirleyip bulgular ortaya çıkmadan veya çok erken dönemde denenmektedir. Zira uzun yıllardır yapılan bilimsel çalışmalar göstermiştir ki hastalığın gerçek tedavisi hastalığın seyrini değiştirebilecek ajanlar , beyin doku değişiklikleri bulgular ortaya çıkmadan yıllar önce başlamış ve hatta bulgular yerleştiğinde tamamlanmış olduğundan, etkili olamaktadırlar. Aday hastalardan kasıt üç grup durumu tanımlar
<>···Alzheimer hastalığında, henüz hastaların şikayetleri başlamadan önce beyinde birikmeye başlayan amiloid proteinini beyinden temizleyebiliyor ancak klinikteki faydalılığına karar verebilmek için çalışmalar sürdürülmeye devam ediyor. Benzer mekanizma ile amiloid plakları temizleyen iki farklı molekül olan donanemab ve lacenemab da 2023 içinde peşpeşe ilaç olarak onay aldılar. Dünyada deneyim arttıkça etkinliğin daha sağlıklı değerlendirilmesini ve ülkemizde de uygun hasta grubunda kullanılabilir duruma gelmelerini diliyoruz..
21 Eylül Dünya Alzheimer Günü! Bugünde hastalığı anlamaya , farkındalık yaratmaya çalışalım, hastalarımıza ve yakınlarına destek olalım!
Prof. Dr. Neşe Tuncer
Türk Nöroloji Derneği Demans ve Davranış Nörolojisi Çalışma Grubu