22 TEMMUZ “DÜNYA BEYİN GÜNÜ - İNME” “BİZİM BEYNİMİZ – BİZİM GELECEĞİMİZ „

21.07.2016

22 TEMMUZ “DÜNYA BEYİN GÜNÜ - İNME”

“BİZİM BEYNİMİZ – BİZİM GELECEĞİMİZ „

 

22 Temmuz Dünya Beyin Günü

Dünya Nöroloji Federasyonu tarafından “Dünya Beyin Günü” olarak kabul edilen 22 Temmuz‘un 2016 yılında da etkin olarak değerlendirilmesi için Türk Nöroloji Derneği yaygın nörolojik hastalıklara dikkat çekiyor.

TND’den “Çünkü Beynimi Seviyorum!” Kamu Spotu

Türk Nöroloji Derneği 22 Temmuz Dünya Beyin Günü dolayısıyla kamuoyunu bilinçlendirmek ve beyin sağlığına dikkat çekmek amacıyla “Çünkü Beynimi Seviyorum!” temalı bir kamu spotu çekilmiş olup TV kanallarına yayına verilmiştir.

Dünya Beyin Günü'nde İnme Hastalığı

Bu sene Dünya Beyin Günü'nde İnme Hastalığı vurgulanacaktır. Beyinle ilgili hastalıklardan korunmak ve beyin sağlığının önemine dikkat çekmek amacıyla ilan edilen Dünya Beyin Günü’nde nörolojik hastalıkların tüm dünyadaki ölümlerin yüzde 12’sini oluşturduğu hatırlatılarak, bu hastalıkların önemli bir kısmının önlenebilir olduğu vurgulanacaktır.

Ülkemizde İnme, Ölüm Nedenleri Arasında İkinci Sırada

Dünya Sağlık Örgütü (WHO) verilerine göre en çok ölümle sonuçlanan hastalıkların başında nörolojik hastalıklar gelmekte ve her yıl 17 milyon kişi inme geçirmektedir. Bunların içinden 6 milyon kişi hayatını kaybetmekte ve 2 milyon kişi kalıcı olarak sakat kalmaktadır ve bu da inmeyi ikinci en yaygın ölüm nedeni ve sakatlığın önemli bir nedeni haline getirmektedir. Türkiye’de de en sık görülen AKUT nörolojik hastalık olan inme, ülkemizde de ölüm nedenleri arasında ikinci sırada bulunmaktadır. Bu önemli sağlık sorunu hakkında bilinçlenmek hayat kurtarıcı olabilir.

Parkinson, Demans, Epilepsi, Kas Hastalıkları ve özellikle İnme

Türk Nöroloji Derneği ve Türkiye Beyin Aksiyon Grubu olarak 2016 yılında Beyin Yılı etkinliklerimiz bu yıl da devam etmektedir. Yaygın nörolojik hastalıklardan olan; Parkinson, Demans, Epilepsi, Kas Hastalıkları ve özellikle İnme bu yılın aktivitelerinin önceliklerinden olacaktır.

Nöromüsküler Hastalıklar

Nöromüsküler hastalıklar periferik sinir sistemi hastalıklarıdır. (Periferik sinir sistemiyle ilgili açıklamayı Nöroloji bölümünde bulabilirsiniz. ) Nöromüsküler hastalıklar arasında omurilikte bulunan, beyinden gelen hareketle ilgili sinyalleri sinir uçlarına ileten ve omuriliğin önünde yer aldıkları için ön boynuz adıyla anılan bölümdeki hücrelerin hastalıkları ön boynuz hastalıkları olarak adlandırılır. Ön boynuzdan sinir kökleri çıkar. Sinir kökü hastalığına en sık neden olan durum bel fıtıklarıdır. Nihayet, köklerden sinir uçları çıkar. Sinir uçlarının hastalıklarına nöropati denir. Sinir uçları hem hareket (motor) hem de duyu ile ilgili lifleri içerdiğinden nöropatilerde kas güçsüzlüğü ve duyu bozukluğu olabilir. Beyinden gelen hareket emirlerinin sinir uçları aracılığı ile ulaşması gereken son nokta olan kaslarla, sinir arasındaki bölüme sinir-kas kavşağı denir. Bu bölümü en sık etkileyen hastalık ise Myastenia Gravis’tir. Son olarak, güçsüzlük ve erimeyle giden kas hastalıkları da nöromüsküler hastalıkların inceleme alanına girer. Kasların hastalıklarına miyopati denir.

Nöromüsküler Hastalıklar Hangi Hastalıkları İçerir?

·        Omuriliğin ön boynuzunu tutan hastalıklar (örn. Amiyotrofik Lateral Skleroz veya kısaca ALS, Çocuk Felci)

·        Kök hastalıkları ( örn. fıtıklar)

·        Sinir ucu hastalıkları diğer adıyla "Nöropati"

·        Sinir-kas kavşağı (nöromüsküler kavşak) hastalıkları

·        Kas hastalıkları diğer adıyla "miyopati"

·        Demans unutkanlıkla eş anlamlı bir kelime değildir. Kişinin sosyal ve meslek yaşamında işlev kaybolmasına neden olan bir bilişsel bozukluktur. Belleğin yanısıra konuşma, yer ve yön bulma, para hesabı yapma gibi diğer bilişsel fonksiyonları da bozar.

·        Demans tek bir hastalık olmayıp altta yatan çeşitli neden ve hastalıklar sonucunda ortaya çıkar.

·        En sık nedeni Alzheimer hastalığıdır. Bunu beyin damar tıkanıklıklarında gelişebilen vasküler demans ve Lewy cisimli demans izler.  Demans ilerleyici bilişsel bozukluktur. Başlangıçta hafif hafıza kusurları, hesap hataları ve yol bulma zorlukları ile başlayıp, aile bireylerini tanımakta zorluk, çatal bıçak gibi olağan aletleri kullanmama ve öz bakımını yerine getirememe gibi ciddi yeti yitimleri ile seyreder. Seyir genellikle yıllar sürer.

·        Alzheimer hastalığı 60 yaş üzerinde toplumda ortaya çıkar, 85 yaş üzerinde %50 sıklıkta bildirilmektedir.

·        Bazı demans nedenleri ise tedavi edilebilir. Örneğin B12 vitamini eksikliği, hipotirodi gibi endokrin ve metabolik durumlarda eksik yerine konulduğunda bilişsel işlevler düzelir.

·        Alzheimer hastalığında güncel tedavi beyinde azalan kimyasal maddenin yıkımını yavaşlatacak ilaçlarla, süreci biraz daha kontrol altına almaktır.

·        Alzheimer hastalığından korunmak için Akdeniz tipi diyet, sigarayı bırakma  gibi damar sağlığını koruyucu yaşam şekli önerilir. Son yıllarda, düzenli egzersiz yapanlarda bilişsel işlevlerin spor yapmayanlara göre daha iyi olduğuna ilişkin bilimsel yayınlar okuyoruz. Yine sinir hücreleri arasındaki bağlantıları güçlendirecek zihinsel faaliyetler –kitap okuma, bulmaca çözme- yapmak Alzheimer riskini azaltmakta.

Gizemli Hastalık: Multipl Skleroz

Multipl Skleroz merkezi sinir sisteminin bir hastalığıdır. Merkezi sinir sistemi; beyin, omurilik ve görme sinirlerinden oluşmaktadır. MS’te bu sistemlerin etkilenmesi sonucu duyusal, görme, yürüme, konuşma ve denge gibi merkezi sinir sistemi işlevlerinde bazı bozulmalar olabilmektedir. Akıl hastalığı değildir. Ancak, hastalığın gidişinde bazı hastalarda depresyon ve bilişsel bozulmalar (konsantrasyon güçlüğü, unutkanlık gibi) görülebilmektedir. 

Öldürücü bir hastalık değildir. 

Türkiye’de 40 bin, civarında MS hastasının olduğu tahmin edilmektedir.

MS kadınlarda 2 kat daha sıktır, yani dünyada MS’lilerin %70 kadarı kadındır.  MS’in başlangıcı çoğu hastada 20 ile 40 yaşlar arasındadır, yani hastalık gençlerin hastalığıdır.  Daha erken ve geç yaşlarda da hastalığın başlaması olasıdır. Ancak, başlangıcın 15 yaşından küçüklerde ve 60 yaşından büyüklerde olması oldukça nadirdir. 

MS çoğu hastada atak ve iyileşmeler ile seyreder.  Ataklardan düzelme bazen tamdır. Ancak, bu atakların %40 kadarında sekeller ortaya çıkabilir. Bu sekellerin bir çoğu  günlük yaşamı etkilemezken bazıları da yaşam kalitesini bozabilir. MS hastalarının çoğunluğu önemli bir sakatlığı olmadan, işlerini aksamadan yapabilen, yürüyen gezen kişilerdir. Hastaların yüzde 30 kadarında yürüme bozulmuş, koltuk değneği veya tekerlekli sandalye bağımlılığı bulunmaktadır. 

Son yıllarda D vitamini ile MS riski arasındaki ilişkiyi gösteren kanıtlar artmaktadır. D vitamini seviyesi düşük olanlarda MS atakları daha sık görülebilmektedir. Bu nedenle doğal D vitamini kaynağı olan gün ışığında zaman geçirilmesini öneriyoruz. Doğal beslenmek, sigara ve tuzdan uzak durmak MS iskini azaltmaktadır.  

MS tedavisinde son yıllarda önemli gelişmeler oldu ve artık MS kontrol altına alınabilen bir hastalık haline geldi. Tedaviye erken başlamak uzun yıllar sonra gelişebilecek özürlülüğün önlenmesinde çok önemlidir. 

Pek çok hasta kapari, keçi sütü, çuha otu, sülük tedavisi, arı sokması gibi pek çok farklı alternatif yöntemlerini demektedirler. Bu yöntemlerin hastalığı hiç bir katkısı yoktur. 

Hastaların bilimsel tedavileri kullanmaları ilerde sakatlık gelişimini engellemek açısından dikkate alınmalıdır. 

Parkinson yaşlılık hastalığı değil

Parkinson hastaları hakkında da bilgi veren Yönetim Kurulu Üyeleri, Türkiye genelinde 100 bin kadar Parkinson hastası olduğunun tahmin edilse de bu hastaların hepsinin tedavi görmediğini şu anda reçete alan veya saptanabilen 60 bin civarında hastanın olduğunu ifade etti. Hastalığın kimi zaman fark edilmediğini kimi zaman da fark edilse bile çaresiz olduğu düşünülerek hekime gidilmediğini açıkladı. Hekime gidilmeme nedeni olarak bu hastalığın yaşlılık emaresi olarak düşünüldüğünü belirten Yönetim Kurulu Üyeleri, hastalığın yüzde 5-10’unun kalıtsal olabildiğini vurguladı. Kalıtsal Parkinson hastalığının çok genç yaşlarda hareket yavaşlığı, titreme gibi belirtilerle başladığını ifade eden Yönetim Kurulu Üyeleri, Türkiye’de akraba evliliklerinin çok olmasının kalıtsal Parkinson hastalığı riskini artırdığını bildirdi. Yönetim Kurulu Üyeleri, ülkemizdeki Parkinson hastalarının yıllık ilaç kullanımlarının maliyetinin 110 milyon dolar olduğunu da açıkladı.

Nöroloji Polikliniklerine En Sık Başvuru Nedeni Başağrısı!

 

Baş ağrısı toplumda en sık karşılaşılan semptom olup nöroloji polikliniklerinin de en sık başvuru nedenidir. Tanıda iyi alınmış öykü çok değerlidir. 50 yaş sonrası başlangıç, ani başlangıç, erken sabah baş ağrıları, giderek şiddeti ve sıklığı artan ağrı, eşlik eden ateş, kilo kaybı gibi yakınmalar ve muayenede saptanan nörolojik bulgular baş ağrısının altta yatan kitle, enfeksiyon, kanama veya sistemik bir hastalığa bağlı olabileceğini düşündürmelidir ve hastaya ileri incelemelerin yapılmasını gerekli kılar.

Primer baş ağrısı dediğimiz tablolar ise altta yatan ek bir nedenle ilişkisi olmayan hastalıklardır ve bu grupta gerilim tipi baş ağrısı ve migren en sık karşılaşılan iki hastalığı oluşturur. Gerilim tipi baş ağrısı sıklığı %11-93 gibi çok geniş bir yelpazede verilen en sık primer baş ağrısıdır. 20-40 yaş arasında başlar ve kadınlarda daha sıktır. İki taraflı, hafif veya orta şiddette, sıkıştırıcı, bulantı, kusmanın eşlik etmediği yarım saat ile 7 gün süren ağrı ataklarıyla karakterlidir. Yıllardır devam eden benzer özellikteki ağrıların varlığı, muayenenin normal olması durumunda ek tetkik gerekmeden tedavi planlanabilir.  Ağrı kesiciler ve non steroidal anti inflamatuar ajanlar atak tedavisinde etkindir. Sık, atak tedavisi yanıtı yetersiz hastalar için koruyucu tedavi planlanır ve burada depresyon tedavisinde kullanılan bazı ilaçlar seçilir.

Migren, hastaların hekime başvurusunu gerektiren ve iş gücü kaybına yol açan en sık görülen baş ağrısıdır. 4-72 saat süren, genellikle tek taraflı, zonklayıcı, orta veya şiddetli, fizik aktivite ile şiddetlenen bulantı, kusma veya ses-ışık hassasiyetinin eşlik ettiği ağrı ataklarıyla seyreder. Bazen görme bozuklukları, kol bacakta uyuşukluk, güçsüzlük, konuşma bozukluğu gibi durumlar ağrıya öncülük veya eşlik eder. Ağrı tedavisinde ağrı kesiciler ve non steroidal anti inflamatuar ajanlar her zaman yeterli değildir ve migren spesifik ajanlar olarak adlandırılan triptanların kullanılması gerekir. Sık, uzun süren ataklar tanımlayan veya atak tedavisine yeterli yanıtı olmayan hastalarda koruyucu tedavi olarak bazı antidepressanlar, beta blokerler veya antiepileptikler başlanır.

BEYİN GÜNÜ ANA TEMASI OLARAK İNME:

Beyin damar hastalıkları dünyada en fazla fonksiyon kaybına neden olan, yaşam kalitesini en fazla etkileyen ve ölüm nedeni olarak da ikinci sırada yer alan hastalık grubudur. Dünyada bir yılda 17 milyon kişi inme geçirmekte ve 6 milyon kişi inme nedeniyle hayatını kaybetmektedir yani her 40 saniyede bir kişi inme geçirmektedir.

Risk faktörlerini azaltıp yaşam tarzınızı değiştirin!

İnme hastalarının risk faktörlerini azaltacak yaşam tarzı değişiklikleri konusunda aydınlatılmaları ve bu konuda toplumun bütün organlarının uygun ortamı hazırlaması ve sürdürmesinin ilaç tedavileri kadar etkili olduğu kanıtlanmıştır. Okullardan başlamak üzere sebze ve meyveyi yeterince içeren doğru beslenme alışkanlıklarının edindirilmesi, fiziksel aktiviteyi artıracak aktiviteler ve ortamların sağlanması, hipertansiyon, şeker hastalığı, kalp hastalıklarının düzenli kontrolü ve uygun tedavisi, obezite, sigara ve alkol kullanımını önleyecek stratejiler sadece sağlık merkezleri ile değil, okullar, parklar, spor merkezleri, halk eğitim araçları ile bir bütün olarak ele alınmalıdır.

İnme belirtilerini fark ettiğinizde, Unutmayın “Zaman Beyindir”

İnme belirtileri değişkenlik gösterebilir. Aşağıdaki belirtiler aniden ortaya çıkarsa hemen 112 aranmalı ve nöroloji uzmanı olan en yakın sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır.

.         Yüzde asimetri, ağız köşesinde düşme, çekilme

•         Vücudun tek tarafında kol ve/veya bacakta olan hissizlik ve/veya kuvvet kaybı

•         Konuşma ve/veya anlamada güçlük

•         Yürüme güçlüğü, baş dönmesi, denge ve koordinasyon kaybı

•         Tek veya iki taraflı görme kaybı

.         Bilinç bulanıklığı veya şiddetli baş ağrısı

Günümüzde inme için etkin tedaviler bulunmakla birlikte koruyucu yöntemler en önemli stratejiyi oluşturmaktadır. İnme riskinin azaltılmasında;  kan basıncı kontrolü, sigara, alkol kullanımın önlenmesi, sağlıklı beslenme, fiziksel aktivite ve egzersiz ve tüm kullanılan ilaçların doktor tavsiyesi ile alınması birincil yöntemlerdir.

İnme sonrası uzun vadede gelişen sorunların hayatın fiziksel, psikolojik ve sosyal boyutlarında sorunlara yol açtığı ve hayat kalitesinde önemli ölçüde azalmaya sebep olduğu bilinen bir gerçektir.

İnme beyin damar hastalıklarının ani olarak ortaya çıkan ve çok hızlı tedavi gerektiren bir durumdur.

İnme tedavisinde en önemli faktör tedaviye çabuk ulaşabilmektir ki biz bunu “Zaman Beyindir” şeklinde ifade ederiz. Yani kaybedilen her dakika beyinde milyonlarca hücrenin ölümü demektir.

İnmede ilk dörtbuçuk saat!

İnme hastası ilk dörtbuçuk saat içinde hastaneye gelebilirse yapılacak trombolitik (damar açıcı) tedavi veya girişimsel tedaviler ile erken başvuru oranına göre 3-9 hastadan biri kurtarılabilecekken, bu durum sağlanamadığından büyük oranda hasta kaybedilmekte veya sakat kalmaktadır.

Uluslarası ve ulusal veriler, inme geçiren kişilerin üçte birinin tamamen iyileştiğini, üçte birinin kısmi fonksiyon kayıpları ile yaşadığını bildirmektedir. Hastaların ve yakınlarının yaşam kalitesinde önemli kayıplara neden olan bu hastalık, toplumsal olarak da sağlık giderlerini ve politikalarını etkileyebilen bir durumdur. Bu nedenle, inmeye karşı önlemlerimizi alıp toplumda bilinç uyandırmalı ve hastalıkla mücadeleyi öğrenmeliyiz.

Nöroloji ailesi olarak hep birlikte ülkemizde farkındalık ve farklılık yaratmak dileği ile,

 

Türk Nöroloji Derneği Yönetim Kurulu Adına

Prof. Dr. Şerefnur Öztürk

Türk Nöroloji Derneği Başkanı

Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji AD Başkanı

                                                                                              

 

TÜRK NÖROLOJİ DERNEĞİ YÖNETİM KURULU

BAŞKAN

Prof. Dr. Şerefnur Öztürk

BAŞKAN YARDIMCISI

Prof. Dr. F. Yeşim Parman

GENEL SEKRETER

Prof. Dr. Ayşe Bora Tokçaer

SAYMAN

Prof. Dr. Cavit Boz

ÜYELER

Prof. Dr. Bülent Elibol

Prof. Dr. Mehmet Ali Akalın

Prof. Dr. Neşe Çelebisoy

 

 

 

İLETİŞİM:

Türk Nöroloji Derneği  

Adres: Kızılırmak Mahallesi

1442 Sokak Alternatif Plaza No:4/7 Çukurambar -ANKARA

Tel: 0(312) 435 59 92, Faks: 0(312) 431 60 90

e-posta: [email protected]

www.noroloji.org.tr