İnsan Hakları İhlalleri İle İlgili Hekim Tutumu: TTB

13.08.2016

Türk Tabipleri Birliği (TTB), Adli Tıp Uzmanları Derneği (ATUD) ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV), OHAL uygulamaları sırasında yaşanan insan hakları ve adli-tıbbi sorunları gündeme getirmek ve hekimlerin mesleki uygulamalarına destek olması amacıyla hazırlanan “Hekim Tutum Belgesi”ni kamuoyuyla paylaşmak üzere bir basın toplantısı gerçekleştirdi.

9 Ağustos 2016 günü İstanbul Tabip Odası toplantı salonunda gerçekleştirilen basın açıklamasına, TTB Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Raşit Tükel, TİHV Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı ve ATUD Başkanı Prof. Dr. Nadir Arıcan katıldı.
Prof. Dr. Raşit Tükel toplantıyı açarken yaptığı konuşmada, “Aslında 3 kurum olarak 15 Temmuz tarihinden bu yana birçok açıklama gerçekleştirdik; idam cezası uygulamasının kabul edilemeyeceği üzerine, adil yargılama üzerine, tutuklu ve hükümlülere yönelik sağlık hizmetlerinin nasıl olması gerektiği üzerine açıklamalar yaptık. 30 günlük gözaltı süresinin kendisinin işkence olduğunu belirten bir açıklamamız oldu. Bu açıklamalardan kısa bir süre sonra ne yazık ki genç yaşta bir öğretmen gözaltındayken hayatını kaybetti. Gelinen noktada yine 3 kurum olarak çeşitli biçimlerde yaptığımız açıklamalarla ilgili olarak bütünlüklü bir kılavuz metin oluşturmanın gerekli olduğuna karar verdik. Hem adil yargılama, hem insan hakları hem de hekimlik uygulamaları açısından gerekli gördük böylesi bir çalışmayı” dedi.
Konuşmasının ardından hazırlanan basın metnini aktaran Dr. Tükel bu süreçte kaygıları, sorunları ve önerileri paylaşmak üzere Sağlık Bakanlığı ve Adalet Bakanlığı’ndan randevu istediklerini ancak halen bir cevap alamadıklarını belirtti ve “Eğer görüşebilseydik burada aktaracağımız kaygıları, OHAL sonrasındaki sağlık ortamının sorunlarını bunlarla ilgili neler yapılması gerektiğine ilişkin verilerimizi paylaşacaktık” diye konuştu. Dr. Tükel oluşturulan kılavuz metnin kamuoyunun yanı sıra hekimlere de mektup olarak gönderileceğini ifade etti.
ATUD Başkanı Prof. Dr. Nadir Arıcan, “15 Temmuz  darbe girişimi sonrasında doğal olarak bir hukuksal süreç başlatıldı. Bu soruşturma sürecinin önemli noktalarından biri de gözaltındaki kişilerin sağlık muayenelerinden geçirilmesi, periyodik muayeneleriydi. Biliyorsunuz belli kurallar dahilinde işletilmesi gereken süreçler bunlar; gözaltına alınırken, 24 saatlik aralıklarla ve gözaltından çıkarılırken veya nakledilirken muayenelerin yapılması gerekiyor. Diğer bir önemli nokta bütün bu muayenelerin İstanbul Protokolü çerçevesinde yapılması gerekiyor. İlk günlerde yer yer bu durumun kesintiye uğradığını gördük. Temel kural şu: Bu tür muayeneler sağlık kuruluşlarında, hasta mahremiyeti sağlanarak yapılmalıdır. Bu süreçlerde yer yer eksikliklerin olduğunu görüyoruz. Biz bu süreçlerdeki standartları hatırlatmak için bu kılavuz metni hazırladık. İnsanı önceleyen bir tutum belgesidir bu metin” diye konuştu.
TİHV Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı da, “Hekimlik uygulamaları böyle dönemlerde çok daha zorlayıcı olabiliyor ve bu süreçlerde meslektaşlarımız baskı altında kalabiliyor bazen de bu baskılara boyun eğme davranışı geliştirebiliyorlar. Bu nedenle bizler aslında meslektaşlarımızın yalnız olmadığını hissettirmek, doğru ve iyi hekimlikten yana tutum aldıklarında meslek örgütlerinin, uzmanlık derneklerinin ve insan hakları örgütlerinin yanlarında olacağını hatırlatmak istedik. Hazırladığımız tutum belgesinde de görüldüğü gibi devlete bir sorumluluk yüklüyor bu belge. Koşullar ne olursa olsun İstanbul Protokolü’ne, bu protokolle belirlenmiş usullere uyulması yükümlülüğü. Bu yükümlülüğün yerine getirilip getirilmediğinin takipçisi olacağız. İyi ve doğru hekimlik üzerindeki baskılar nereden gelirse gelsin karşı çıkmayı sürdüreceğiz” diye konuştu.
Açıklamada; “Olağanüstü yönetim usullerine başvurulan dönemler, insan hak ve özgürlüklerine yönelik ihlallerinin yoğunlaştığı dönemler olarak kayıtlara geçmiştir. Darbe girişimi bastırılırken başlayan gözaltına alma ve sorgulama süreçleri, medyaya servis edilen görüntüler ve insan hakları örgütleri tarafından yayımlanan raporlar, işkence ve kötü muamele iddialarını gündeme getirmektedir. Gözaltı sürelerinin 30 gün olması, 668 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’de (KHK) ilk 5 gün boyunca avukata erişim hakkının kısıtlanabilmesi, uluslararası standartlara göre belirlenmiş ve uyulması zorunlu olan “insanların işkence ve diğer kötü muameleden korunması için önlemler”in askıya alınmış olması anlamına gelmektedir… TTB, Adli Tıp Uzmanları Derneği (ATUD) ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV)  olarak, her ne koşulda olursa olsun işkencenin karşısında olduğumuzu bildiriyor; işkenceye ilişkin iddiaların bağımsız heyetlerce araştırılmasını, adli yargılama süreçlerinin her aşamasının uluslararası etik ve hukuk kurallarına uygun olarak yapılmasını talep ediyoruz. Bu koşullarda bir kez daha kamuoyunu hekimliğin temel mesleki değerleri ve tutumu konusunda bilgilendirme ihtiyacı duyuyoruz.  TTB, ATUD ve TİHV tarafından  hazırlanan “İnsan Hakları İhlalleri İle İlgili Hekim Tutumu” belgesini ekte yetkililerin ve kamuoyunun bilgisine, meslektaşlarımızın yararlanımına  sunmaktayız” denildi.