Her alanda olduğu gibi sağlık alanında da bilginin doğru oluşturulması, doğru geliştirilmesi, doğru kullanılabilmesi ve doğru aktarılabilmesi çok önemlidir ve toplumda sağlık eğitiminin çocukluk çağından başlayarak, birey ölçeğinden toplum ölçeğine kadar, doğru, yapılandırılmış, ölçülebilir ve denetlenebilir olarak devam ettirilebilmesi ile mümkündür. Bilgi sistemleri oluşturmak yerine günlük önlemlerle bu durumu ideal düzeye getirmek, yanlışlardan toplumu korumak mümkün müdür?
Örneğin nörolojik hastalıklarda halkı ekrandan edineceği yanlış, zarar verebilecek bilgilerden korumak mümkün müdür? Nörolojik hastalıkların önemli bir kısmı korunma stratejileri ile önlenebilmektedir. Bu hastalıklardan, örneğin beyin damar hastalıklarından korunabilmek için sağlıklı yaşam tarzı değişikliklerini oluşturmak ve devam ettirmek gerekir. Toplumda bu önlemlerin tanıtılması ile beyin damar hastalıkları büyük ölçüde önlenebilmektedir. Bu konuda koruyucu toplum hekimliği en önemli araçtır. Bu bilinç topluma ve sağlık hizmetini yürüten hekime yardımcı sağlık elemanları ve eğitimcilere kazandırılamamışsa, bilgi eksiği olan toplum, bu durumu fırsat bilen kişi ve kurumların eline teslim edilmiş olacaktır. Böyle bir tehlikeyi televizyona veya diğer medya ortamlarına çıkan kişileri sertifiye etmekle önlemek mümkün müdür? Devletin elbette halkın doğru aydınlatılmasını sağlama gibi bir temel görevi vardır ama bunu media yasakları ile değil, doğrudan sağlıkla ilgili kurum, kuruluşlarla bireye ve topluma doğrudan bilgi ulaştırarak yapmayı hedeflemelidir. Devlet ve alanda uzmanlaşmış başta uzmanlık dernekleri olmak üzere, sivil toplum kuruluşları yapacakları sürekli eğitim aktiviteleri ile kişilere çeşitli kaynaklardan kendilerine sunulan bilgiyi doğru, yanlış, yararsız olarak değerlendirme yetisi kazandırmış olmalıdır. Bunun yanısıra halk sağlığına zarar veren bir bilgiyi ısrarla topluma yaymaya çalışan kişi veya programlar ise alandaki uzmanlık dernekleri ile değerlendirilerek, bir strateji belirlenmelidir. Kronik ve sağaltımı zor hastalıklarda umut tacirlerinin sahneye çıkması, oluşturulacak doğru bilinçle engellenmelidr. Sağlık Bakanlığı, her hekime ve üye hekimleri aracılığı ile de toplumun büyük kesimine ulaşabilme olanağına sahip uzmanlık derneklerinin gücünü dikkate almalı, halk sağlığını direkt veya dolaylı yoldan ilgilendiren durumları bu sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte çözmeye çalışmalıdır. Halkın en doğru tedaviye, en doğru şekilde ulaşabilmesi bütün uzmanlık derneklerinin temel misyonudur ve uzmanlık dernekleri halkın en doğru şekilde aydınlanabilmesi için sürekli çaba göstermekte, sağlık otoriteleri ile işbirliği yapmaya çalışmaktadır. Bu çabaların sağlığın iyileşmesi yönünde samimi çabalar olduğu dikkate alınmalı ve uzmanlık derneklerinin öncü rol oynayacağı “Sağlıkta Bilgi Kirliliğini Önleme Platformu” oluşturulmalıdır.
Var mısınız doğru bilgiye, doğru yoldan bizlerle ulaşmaya?
Prof. Dr. Şerefnur Öztürk
Türk Nöroloji Derneği Başkanı