31 Mayıs 2017: Dünya MS Günü

31.05.2017

Uluslararası Multipl Skleroz(MS) Federasyonu ve Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından her yıl Mayıs ayının son Çarşamba günü Dünya MS Günü olarak ilan edilmiştir.

Tüm MS hastalarının, hasta yakınlarının ve MS’e ilgi duyanların “31 Mayıs 2017 Dünya MS günü” kutlu olsun.

Tedavisinde önemli gelişmeler oldu. Erken ve uygun tedavi edilen MS hastalarında ilerleyici ve ciddi sekeller artık çok az görülecektir.

Gizemli Hastalık:Multipl Skleroz

Multipl Skleroz (MS) Nedir?

Multipl Skleroz (MS, emes olarak okunur), merkezi sinir sisteminin bir hastalığıdır. Merkezi sinir sistemi; beyin, omurilik ve görme sinirlerinden oluşmaktadır. MS’te bu sistemlerin etkilenmesi sonucu duyusal, görme, yürüme, konuşma ve denge gibi merkezi sinir sistemi işlevlerinde bazı bozulmalar olabilmektedir.

Türkiye’de 40 bin, civarında MS hastasının olduğu tahmin edilmektedir.

MS sıklığı bakımından kadın erkek farkı var mıdır?

MS kadınlarda 2 kat daha sıktır, yani MS’lilerin %70 kadarı kadındır. Otoimmün kökenli pek çok başka hastalık da kadınlarda daha sıktır. Kadınların hormonal denge açısından farklı özellikler taşıması gibi bazı faktörler bu farklılıktan sorumlu olabilmektedir.

MS hangi yaşlarda görülür?

Dünyanın değişik yerlerinde MS görülme sıklığı değişse de MS başlangıç yaşı tüm dünyada benzerdir.

MS’in başlangıcı çoğu hastada 20 ile 40 yaşlar arasındadır, yani hastalık gençlerin hastalığıdır. Daha erken ve geç yaşlarda da hastalığın başlaması olasıdır. Hastaların %10 kadarı çocukluk çağında ilk belirtilerini yaşarlar. Ancak, başlangıcın 15 yaşından küçüklerde ve 60 yaşından büyüklerde olması oldukça nadirdir.

MS’te ne olur?

MS’te temel sorun bağışıklık hücrelerinin şaşırması sonucu merkezi sinir sistemi hücrelerine saldırı olmasıdır. Bağışıklık sistemindeki şaşırmaya neyin yol açtığı, bağışıklık sisteminde ne tip değişikliklerin olduğu ve sinir hücrelerinin nasıl etkilendiği henüz tam olarak anlaşılamamıştır. Tıpkı elektrik kablosunun etrafındaki koruyucu kılıf gibi merkezi sinir sistemindeki sinir liflerini çevreleyen ve koruyan yağlı bir doku vardır ve miyelin olarak adlandırılır. MS’teki  asıl etkilenen kısım miyelindir ancak sinir hücresinin temel kısmı olan ve akson olarak adlandırılan kısımda da

bozulmalar ortaya çıkar.

Böylece MS’li kişilerde bulanık görme, yüzde, kolda ya da bacakta uyuşma, bir bölgede beceriksizlik ve kuvvet kaybı, idrar sorunları, dengesizlik ve baş dönmesi gibi belirtiler ortaya çıkabilir. Bir süre sonra bağışıklık sistemindeki şaşırma fark edilir ve yine bağışıklık hücrelerinin yardımı ile iyileşme başlar. Bu süreç değişkenlik göstermekle birlikte çoğu hastada, belirtiler saatler günler içinde artar, tipik olarak 2-6 hafta sürer ve sonra düzelir. Düzelme bazen tamdır. Ancak, bu atakların %40 kadarında sekeller ortaya çıkabilir. Bu sekellerin bir çoğu  günlük yaşamı etkilemezken bazıları da yaşam kalitesini bozabilir.

 

MS’te vücudumuzun neresi etkilenir?

MS’te santral sinir sistemi olarak bilinen beyin, omurilik ve görme ile ilişkili sinir lifleri etkilenir. 

 

MS’de beyin ve omurilikteki etkilenen bölgeye göre görme kaybı, çift görme, kol – bacak güçsüzlüğü, dengesizlik, idrar kaçırma gibi vücudumuzun değişik bölgelerinde problemler görülebilmektedir.

MS stres ve sıkıntı nedeni ile mi ortaya çıktı?

MS’in nedeni stres değildir. Ancak MS hastalarının şunu bilmesi önemlidir: “stresin MS’i kötüleştirdiğini söyletebilecek kesin kanıtlar olmamakla birlikte stres ve MS ilişkisi konusunda pek çok çalışma ve uzman görüşü vardır, bu nedenle stres ile başa çıkmak ve stresi iyi yönetmek son derece önemlidir”.  

MS ruhsal bir hastalık mıdır?

MS ruhsal bir hastalık değildir. MS beyin, göz siniri ve omuriliğin bir hastalığıdır. Birincil olarak akıl sağlığını etkileyen bir hastalık değildir. Ancak, hastalığın gidişinde bazı hastalarda depresyon ve bilişsel bozulmalar (konsantrasyon güçlüğü, unutkanlık gibi) görülebilmektedir.

Doğum tarihi ile MS’in ilişkisi var mıdır?

Son zamanlardaki araştırmalar, güneşli zamanın az olduğu Norveç, Danimarka gibi ülkelerde, normal topluma göre MS hastaların daha fazla ilkbaharda (özellikle de Mayıs) doğduğunu, tersine kışa yakın aylarda (Kasım gibi)  daha az doğduğunu göstermektedir. Güneşin az olduğu ülkelerde, annenin hamileliği sırasında güneşe az maruz kalma ve düşük D vitamini düzeyi MS riskini artırmaktadır.

D vitamini ile MS’in ilişkisi var mıdır?

Son yıllarda D vitamini ile MS riski arasındaki ilişkiyi gösteren kanıtlar artmaktadır. D vitamini seviyesi düşük olanlarda MS atakları daha sık görülebilmektedir. Bu nedenle doğal D vitamini kaynağı olan gün ışığında zaman geçirilmesini öneriyoruz.

 

Güneşin aşırı sıcağından kaçının ama en güzel D vitamini kaynağı gün ışığına maruz kalınız.

 

MS’in belirtileri nelerdir?

 

MS’in başlangıcında ve gidişi sırasında çok farklı belirtiler ortaya çıkabilir. Aşağıda özetlenen MS belirtilerini okuyan herkes kendisinden bazı belirtiler bulup MS hastası olduğundan şüphelenebilir.  Bu belirtilerin, tek başlarına MS hastalığı için özgün olmadığını, başka nörolojik veya diğer hastalıkta da görülebileceğini akılda tutmak gerekir. Bazı belirtiler sağlıklı kişilerde altta yatan herhangi bir rahatsızlık olmadan da ortaya çıkabilir. Diğer taraftan çoğu belirti başka pek çok durumda da aynı şekilde görülebilir. Örneğin, bir kolda ortaya çıkan uyuşma MS’e bağlı olabileceği gibi, boyun fıtığı, omurilikte veya beyindeki herhangi bir sorun gibi farklı nedenlerle ilişkili olabilir.

Aşağıdaki belirtilerin hepsi tüm MS hastalarında görülmez, sadece bir kaçı görülebilir.

MS; beyin ve omuriliği etkilediği için çok çeşitli nörolojik belirtilere yol açabilir. Yorgunluk, ağrılar, unutkanlık, baş dönmesi gibi belirtileri ilk görüldüklerinde direk olarak MS ile ilişkilendirmek güçtür. MS’e bağlı yakınmalar “MS atağı” sırasında ortaya çıkıp daha sonra iyileşebileceği gibi, bir kısmı uzun dönem kalıcı olabilmektedir. MS belirtilerinin “MS atağı” olması için en az 24 saat devam etmesi gerekmektedir. MS ile ilişkili nörolojik belirtiler elliden fazladır. Bu belirtilerin en sık görülenleri aşağıda özetlenmektedir.

 

 

 

MS’in sık görülen belirtileri

  •   Normal dışı yorgunluk
  •   Duyusal belirtiler/ağrı; Yüzde, kollarda ya da bacaklarda uyuşma, karıncalanma, keçeleşme gibi duyusal belirtiler
  •   Görme ile ilgili belirtiler; Bulanık görme, çift görme
  •   Kuvvetsizlik; yüzde, kolda, bacakta kuvvet kaybı, ince hareketlerde beceri kaybı
  •   İdrar/bağırsak sorunları; İdrar kaçırma, idrar boşaltma sorunu ve kabızlık gibi
  •   Cinsel işlev bozuklukları
  •   Titreme ve diğer hareket bozuklukları
  •   Baş dönmesi ve denge sorunları
  •   Depresyon
  •   Hafıza sorunları
  •   Konuşma bozuklukları
  •   Uyku sorunları
  •   Başağrısı
  •   Epileptik nöbetler
  •   Diğer nadir belirtiler
     

MS hastaları egzersiz yapabilir mi?          

MS hastaları egzersiz yapmalıdır Ancak egzersiz aşırı olmamalıdır. Egzersiz sırasında vücuttaki ısınma bulanık görme, yorgunluk ve kuvvetsizlik gibi bazı belirtilerde geçici kötüleşme yapabilir. Belirtilerdeki bu kötüleşmeler MS’in kendisinin kötüleştiği anlamı taşımaz. Dengeli egzersiz en uygunudur. Egzersiz sırasında MS hastalarında çabuk yorulma olabilmektedir ancak yapılmaz ise kaslarda güçsüzlük ve sertlikte artış olabilir.

MS yorgunluk yapar mı?

 

Yorgunluk MS hastalarının %80’inde önemli bir yakınma olarak görülmektedir. Bazı hastalar, en önemli yakınmalarının yorgunluk olduğunu ifade etmektedirler. Ancak yorgunluk birçok hastada diğer belirtilerden daha az önemsenmektedir. Yorgunluk bazı hastalarda tek başına atak belirtisi olabilir.

 

MS’te ne tip idrar işlev bozuklukları görülür?

MS hastalarında idrar yapma sorunları görülmektedir. Bunun nedeni idrar yollarındaki bir sorun değildir. Sorun idrar işlevinin yapılabilmesini sağlayan omurilik ve beyinden kaynaklanmaktadır. İdrar yapma bozukluğu, MS hastalarının %5’inde başlangıç belirtisidir. Hastalık süresi içinde hastaların bir kısmında görülebilir. Yetişememe şeklinde idrar kaçırma, sık idrar yapma, damlama şeklinde idrar yapma şeklinde olabilir.

MS cinselliği etkiler mi? Nasıl etkiler?

Cinsel işlev bozuklukları toplumda sık görülmekle birlikte MS hastalarında daha sık görülür. Ancak MS mutlaka cinsel işlev bozukluğuna yol açar diye bir kural yok. Pek çok MS hastası normal cinsel yaşamlarına devam ederler.

MS ile ilişkili cinsel işlev bozuklukları hastalığın kendisine bağlı sinir sistemi bozukluğu ile ilişkili olabilir. Bazı durumlarda cinsel işlev bozukluğu ikincil olarak ortaya çıkar. MS’e bağlı yorgunluk, depresyon, idrar sorunları, ağrı ve bacaklarda sertlik cinsel işlevi bozabilir. Bazı hastalarda, MS, kişinin hayata bakışı ve mücadelesi ile ilgili değişikliklere, kendine olan güveninde azalmaya ve evlilik sorunlarına yol açabilir. Bu durum da MS hastalarının cinselliğini etkiler.

 

MS tanısı nasıl konur?

MS, karmaşık nörolojik bir hastalıktır. Tanı koydurucu veya tanıyı dışlayıcı özel tek bir test yoktur.

Tanıyı desteklemek için MR tetkiki tüm hastalara yapılarak beyin ve omurilik görüntülenir.

Gerekli durumlarda da belden sıvı alınıp tanı desteklenir.

 

Tanı alınca neler hissedilebilir? Nasıl başa çıkabilirim?

MS tanısı almanız başlangıçta sizde bir şok etkisi yaratacaktır. Neden ben sorularını sorabileceksiniz. Gelecek endişesi, en kötü senaryoyu düşünme ortaya çıkabilir. Bu aşamalarda pek çok yerden doğru-yanlış bilgiler edinirsiniz. İnternet karıştırılır. Pek çok kişi, hatta nöroloji dışındaki bazı doktorlar bile MS hakkında çoğu yanlış bilgiler verir, tavsiyelerde bulunur. Kafalar karışabilir. MS konusunda gerçekler öğrenildikçe korku ve endişe kaybolmaya başlar. Çünkü insan genelde bilmediği şeyden korkar, endişelenir. MS’in gerçeklerini öğrendikçe bazı endişe ve korkularınızın abartılı olduğunu göreceksiniz. Bir süre sonra hastalık kabullenilir. Hastalığı kabullenmek demek vazgeçmek, kader deyip akışına bırakma anlamı taşımaz. Tam tersine hastalıkla başa çıkma yolları aranır.

Size MS tanısı konduğunda kendinizi kötü hissetmeniz olağandır. Ancak hastalıkla en iyi düzeyde mücadele etmek için gerçekleri öğrenmeniz ve artık ileriye bakmanız önemlidir.

MS tanısı sakatlık olacağı anlamına gelmez.

MS atakları nasıl tedavi edilir?

MS ataklarının tedavisinde kortikosteroidler (halk arasında kortizon olarak da bilinir) kullanılır. Bu amaçla damardan  serumla yüksek doz metilprednizolon uygulanır. Bu ilaç 500-1000 mg dozunda 3-10 gün süreyle kullanılır. 

 

Hastalık seyrine yönelik tedaviler nelerdir?

Pek çok kişi MS’i tedavi edilemeyen, sakatlık yapıcı hastalık olarak bilmektedir. Özellikle internette, gazetelerde, hatta ulusal TV kanallarında MS tedavisi olmayan ve tüm hastalarda sakatlık yapan bir hastalık olarak tanıtılmaktadır. Oysaki artık MS iyi kontrol altına alınabilen bir hastalık haline geldi. Hastalığı eskiden başlayan ve erken tedavi edilmeyen hastaların bir kısmı koltuk değneğine, tekerlekli sandalyeye hatta yatağa bağımlı durumdadır. MS sakatlığa neden olduktan sonra sakatlığı geri getirmek günümüzde mümkün olmamaktadır. Ancak yeni MS’liler için gelecek daha parlaktır, erken ve uygun tedavi ile artık MS hastalarının çoğu yaşamlarını önemli kısıtlama olmadan devam ettirebileceklerdir.

Nasıl ki tansiyon, şeker, tiroit hastalıkları gibi pek çok hastalık tam olarak ortadan kaldırılamıyor ama kontrol altına alınabiliyor, MS için de durum benzer. 

Betaferon, Rebif, Avonex ve Copaxone  iğne tarzında olup tedavi uzun sürelidir. Bu ilaçlar hastalığı tedavi edici ajanlar olmamakla beraber hastalığın seyrine kısmen etkili olmaları nedeniyle uygun hastalarda kullanılmaktadır.

Gilenya, Aubagio ve Tecfidera ağızdan alınan haplar şeklindedir. Tysabri ayda bir, Lemtrada yılda bir kez 5 gün damardan uygulama şeklinde kullanılmaktadır. Halen araştırma aşamasında olan ve önümüzdeki yıllar içinde piyasaya gelecek yeni tedavi yöntemleri ile daha fazla alternatif olacaktır.

Artık erken ve uygun tedavi ile MS’e bağlı özürlülük durumu önemli oranda azalacaktır.

Ayrıca MS’in daha gürültülü tipleri için ayda 1 kez damardan uygulanan Natalizumab (Tysabri) isimli ilaç kullanılmaktadır.

Gilenya, Aubagio ve Tecfidera isimli haplar MS hastalarında tüm dünyada ve ülkemizde kullanılmaktadır.

MS hastası olduğumu gizlemeli miyim?

MS hastalığı gizlenecek ve utanılacak bir durum değildir. İstediğiniz herkese hastalığınızı anlatabilirsiniz. Ancak, başkalarının bunu bilmesinin gerekli olmadığını düşünmeniz de doğaldır. Kimseye MS hastası olduğunuzu anlatmak veya açıklamak zorunda değilsiniz.

İş yaşamıma devam etmeli miyim?

Hastaların günlük aktivitelerini, sosyal ve mesleki işlerini olabildiğince devam ettirmeleri önerilmektedir. MS’e bağlı özürlülüğünüz var ise sağlık raporu alarak işyerinde uygun düzenlemeleri talep edebilirsiniz, bu sizin en doğal hakkınızdır.

MS için özel bir diyet yapmalı mıyım? Nelere dikkat etmeliyim?

MS hastalarında diyet konusu hak ettiğinden fazla abartılmaktadır. Diyetle ilgili şunu bilmek önemlidir. MS hastaları için en iyi diyet, normal sağlıklı bireyler için doğru olan diyettir. Yani sağlıklı bireyler için doğru olanlar MS hastaları için de geçerlidir. Bu diyet; dengeli, liften,  sebze ve meyvede zengin, yağ oranı az bir diyettir. Katkı maddesi olmayan, doğal besinlere ağırlık verilmelidir.

 

MS hastaları için en iyi diyet, sağlıklı bireyler için doğru olan diyettir. Bu diyet; katkı maddeleri olmayan, dengeli, liften,  sebze ve meyvede zengin, yağ oranı az beslenmedir.

Balık, pek çok açıdan hem genel sağlık hem de MS için iyi bir besindir. Balık tercihinizde, omega yağ asitlerinden (özellikle omega 3,6 ve 9) zengin olanları  tercih edebilirsiniz. En önemlileri; her çeşit somon, beyaz ton balığı, alabalık ve hamsidir. Bu balıklarda D vitamini de yüksektir. D vitaminini MS tedavisinde yeri olabileceğini öne süren veriler mevcut ve bu konuda araştırmalar hala devam etmektedir.   Kuru fasulye, tahıllar, kabuklu yemiş ve tohumlardan da protein alabilirsiniz. Yağ tüketiminde sıvı yağları kullanmayı tercih edebilirsiniz.

 

Taze sebze ve meyveler tercih edilmeli, kızartmalardan ve katkı maddesi bulunan yiyeceklerden kaçınılmalıdır.

 

MS hastaları oruç tutabilir mi?

 

Multipl Skleroz hastaları farklı seyirler göstermektedir. Bu nedenle bu sorunun tüm MS hastalarını kapsayan tek bir yanıtı yoktur. MS hastalarının bir kısmının değişen oranlarda sakatlıkları bulunmaktadır. Yorgunluk önemli bir sorundur. MS'e bağlı santral sinir sistemi

etkilenmesi vucudu açlığa duyarlı hale getirebilmektedir. Bazı hastalarının günde 3, hatta daha kısa aralar ile ilaç kullanmaları gerekmektedir. Bu durumdaki MS hastalarının oruç tutmaları sağlıkları açısından sakıncalı olabilir.

Diğer taraftan, pek çok MS hastası belli bir sakatlığı olmadan,MS hastası olmayanlar gibi yaşam sürdürmektedir. Bu durumda olan MS hastalarının oruç tutmasında bilinen bir sakınca yoktur. Ancak tedavi alan MS hastaları ilaçlarını aksatmamalıdır.

Sigaranın MS’e zararı var mıdır?

Sigara içmenin MS’e olumsuz etkilerini gösteren kesin bilimsel kanıtlar vardır. Sigara MS nedeni değildir ancak var olan MS hastalığının daha hızlı kötüleşmesine yol açar.  Sigara dumanına maruz kalmak MS hastalığına olan yatkınlığı arttırmakta ve hastalığın daha hızlı ilerlemesine neden olmaktadır. Sigara içenlerde MS gelişime riski içmeyenlere oranla yaklaşık 1,5 kat artmaktadır.

Evlenmemde sakınca var mıdır?

MS hastalarının evlenmesinde sakınca yoktur. MS hastaları evlenip çocuk sahibi olabilmektedirler. Evlilik öncesi, partnerlerin hastalıkla ilgili bilgileri birbirleri ile paylaşmasında yarar vardır. MS cinsel yolla geçiş gösteren bir hastalık değildir.

Çocuk sahibi olabilir miyim?

MS; kadınların gebe kalma ve sağlıklı bir çocuk sahibi olma yeteneklerini etkilemediği gibi, gebelik sürecini, doğum eylemini ve doğum şeklini de değiştirmemektedir. Doğan bebekler genel olarak normal kilodadır. Kadının hamilelik sırasında özellikle son aylarda atak riski azalır.

Ancak doğumdan sonraki 3-6 aylık süreçte  atak riski artabileceği için destek tedavisi gerekebilir. Hastalarda atak sıklığı gebelikten kısa bir süre sonra hamilelik öncesi döneme geri döner.

Bununla birlikte gebelik süresince atak veya başka bir nedenle ilaç kullanmak gerekebilmektedir. Bu tedavi planlarının ilgili nöroloji kliniklerince yapılması uygundur. Gebelik planlandığında uygun zamanın seçilmesi önem taşımaktadır. Klinik ve MRG olarak aktif bir seyir gösteren hastalarda gebelik daha sonraki bir tarihte planlanabilir.

 

MS varlığı gebeliği engellememeli ancak uygun zaman ve koşullarda planlanmalıdır.

Tümüyle düşünüldüğünde, MS gebelik, doğum ve doğum sonrası dönem üzerinde olumsuz bir etkiye sahip değildir. Hamilelikle ilgili yapılan yüzlerce çalışmanın sonuçlarına göre MS’in anne karnındaki bebeğe herhangi bir olumsuz etkisi gözlenmemiştir.

 

Birçok kadında hamilelik sırasında MS’in neden olduğu atak riskleri ve kötüleşmesi en düşük seviyededir. Gebelik, halen MS tedavisinde kullanılmakta olan ilaçlar kadar etkindir. Bunun sonucu olarak gebelik periyodunda hastalar kendini çok iyi hissetmektedir. Ancak MS’li hastalarda geçici olarak aşırı yorgunluk hissedilebilir.

Yeni çalışmalar, uzun dönemli düşünüldüğü zaman, çocuk sahibi olmanın MS ilerlemesini azalttığını göstermektedir.

MS varlığı gebeliği engellememeli ancak uygun zaman ve koşullarda planlanmalıdır. MS’inizin durumu da gebelik planlamasında dikkate alınmalıdır.

                 

MS bulaşıcı bir hastalık mıdır? Eşime ve aile bireylerine bulaşır mı?

MS bulaşıcı bir hastalık değildir, eşe, aile bireylerine ya da başka bir kimseye bulaşması söz konusu değildir.

Er ya da geç tüm MS hastaları tekerlekli sandalye kullanmak zorunda kalır mı?

Tüm MS hastaları tekerlekli sandalyeye bağımlı duruma gelmez.  Pek çok MS hastası yardıma ihtiyaç duymadan yaşamını devam ettirir. Ancak zaman uzadıkça bazı MS hastalarının işlevleri kısıtlanmakta ve koltuk değneği, tekerlekli sandalye vs kullanma ihtiyaçları doğmaktadır. 25 yıl içinde hiçbir tedavi almayan MS hastalarının bile üçte ikisi tekerlekli sandalyeye bağlı olmadan yaşamlarını devam ettirmektedirler.

Hastalığa bağlı sakatlık durumunun zaman içinde arttığı bir gerçektir. Ancak hastalığın gidişi ve belirtileri her hasta için farklıdır.

MS öldürücü bir hastalık mıdır?

MS öldürücü bir hastalık değildir. İstatistikler MS hastalarının genel toplumun ortalama yaşam süresine yakın veya birkaç yıl daha az bir hayat süresi olduğunu göstermektedir.

Anne veya babada MS var ise çocuklara geçer mi?

MS’in çocuklarda ortaya çıkma olasılığı çok düşük, %1-2’lerde bir olasılık. 

MS kanser riskini artırır mı?

Son araştırmalar MS hastalarında genel topluma göre kanser riskinin daha az olduğunu göstermektedir. MS ile ilgili mekanizmaların yanı sıra, MS hastalarının kendilerine topluma oranla daha fazla dikkat etmelerinin de bunda rolü olabilir. 

MS hastaları ne yapmalı?

  • ·       MS’in daha iyi seyretmesi için hastaların dengeli, doğal beslenmesi önemli. Akdeniz mutfağı, sebze, meyve ve balık ağırlıklı beslenme MS için iyi bir beslenme programıdır. Tuz azaltılmalıdır.
  • ·       Sigara genel sağlığa zararlı olmanın yanına MS için ayrıca zararlı. Bu nedenle sigara bırakılmalı.
  • ·       D vitamini azlığı MS riskini artırmaktadır. Bölgemizde maalesef genel bir D vitamini düşüklüğü söz konusu. Bu durum MS için olumsuz. Bu nedenle MS hastaları yeterince D vitamini almalı. D vitamini için en önemli kaynak gün ışığı. MS hastalarının gün ışığına çıkmaları, ciltlerinin gün ışığı görmesi önemli. Aşırı sıcaktan kaçınılmalı ama gün ışığında yeterince kalınmalı.
  • ·       MS, uzun dönemli bir hastalık olduğu için hastaların MS konusunda deneyimli bir merkezde düzenli takipleri önemlidir.
  • ·       İnternette doğru bilgiler olduğu gibi çok fazla da yanlış bilgi var. Hatta son zamanlarda ulusal TV kanalları bile MS ile ilgili çok yanlış haberler yapmakta; bir kas hastalığı olduğu, hastaların mutlaka sakat kaldığı yönünde son derece yanlış haberler yapmaktadırlar. Diğer taraftan pek çok fırsatçı MS’i bitkisel vs yöntemler ile tedavi ettiklerini yazmaktadırlar. MS hastaları bu bilgi kirliliğinde her şeye inanmamalıdır. MS hastaları zeki hastalar olduğundan hangi bilgilerin doğru, hangilerin yanlış olduğunu kolayca ayırt etmektedir.

MS tanısı ümitsizliğe yol açmamalıdır. Çünkü erken ve uygun tedavi edilen MS hastalarında ilerleyici ve ciddi sekeller artık çok az görülecektir.

MS için yarınlar daha parlak olacaktır.

Prof. Dr. Cavit BOZ

KTÜ Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı