Türk Nöroloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Şerefnur Öztürk 29 Ekim “Dünya İnme Günü” ne ilişkin açıklamalar yaptı. Her 40 saniyede bir kişinin inme geçirdiğine dikkat çeken Prof. Öztürk son açıklanan TÜİK raporlarına göre inme sebebiyle hayatını kaybedenlerin sayısının tüm kazalarda hayatını kaybedenlerin iki katı olduğunu belirtti. İnmenin halen yaşamakta olduğumuz COVID-19 hastalığına göre 10 kat daha öldürücü olduğunu ve önlenebilir bir hastalık olduğunu açıkladı.
İnmede Beş Belirtiye Dikkat!
İnme belirtilerinin değişkenlik gösterebildiğini ifade eden Prof. Dr.Şerefnur Öztürk aniden ortaya çıkabilen beş belirtiye dikkat çekti. Ayrıca Korona kapma endişesiyle hastaneye gitmeye çekinen hastalar olduğuna da dikkat çeken Prof. Öztürk “İnme belirtilerine çok dikkat edilmeli. Pandemi sebebiyle sağlık kuruluşuna gitmekten çekinen ve o sırada inme geçiren hastalar çok daha ciddi hasarla karşılaşabilir; hatta hayatını kaybedebilir. O yüzden inme hakkında bilinçlenmek hayati öneme sahip” diyerek İnme belirtilerini sıraladı:
Bu belirtileri hisseden kişinin vakit kaybetmeden 112’yi aramasının önemini ifade etti. İnme tedavisinde en önemli faktörün erken tedavi olduğunu belirten Öztürk, dakikaların bile çok kıymetli olduğunu vurguladı.
İnmede Koruyucu Beş Yöntem İlaç Tedavileri kadar Etkili!
İnme riskinin azaltılmasında etkin olan beş koruyucu yöntemin altını çizen Prof. Öztürk yaşam tarzı değişikliğinin önemini vurguladı. Prof. Öztürk “İnme hastalarının risk faktörlerini azaltacak yaşam tarzı değişiklikleri konusunda aydınlatılmaları ve bu konuda toplumun bütün organlarının uygun ortamı hazırlaması ve sürdürmesinin ilaç tedavileri kadar etkili olduğu kanıtlanmıştır.” diye konuştu.
İnmede Koruyucu Beş Yöntem;
Çok önemli bir nokta olarak, Prof. Öztürk bu risk faktörlerinden korunmanın COVID-19 hastalığı ile mücadelede de çok önemli olduğunu, bu risk faktörlerinin sayısı arttıkça hastalıktan kurtulabilme durumunun negatif yönde etkilendiğini, tedavide başarı şansının düştüğünü belirtti ve devam etti; Sağlık Bakanımızın da belirttiği gibi, COVID-19 nedeniyle yoğun bakım düzeyinde izlenen hastaların yarısından fazlası hipertansiyon, diyabet, obezite, sigara gibi inme risk faktörlerine sahiptir.
İnme ile Mücadele Okullardan Başlamalı
Okullardan başlamak üzere sebze ve meyveyi yeterince içeren doğru beslenme alışkanlıklarının edindirilmesi, fiziksel aktiviteyi artıracak aktiviteler ve ortamların sağlanması, hipertansiyon, şeker hastalığı, kalp hastalıklarının düzenli kontrolü ve uygun tedavisi, obeziteyi önleyecek stratejiler sadece sağlık merkezleri ile değil, okullar, parklar, spor merkezleri, halk eğitim stratejileri inme ile mücadelede bir bütün olarak ele alınmalıdır.
Her yıl 17 milyon kişinin inme geçirdiği düşünülürse bu önemli sağlık sorunu hakkında bilinçlenmek ve hastalıkla mücadele etmeyi öğrenmek hayat kurtarır.
“Akut İnmeli Hastalara Verilecek Sağlık Hizmetleri Hakkında Yönerge” yayımlandı
Bir süredir sürdürülen ve başta Nöroloji Uzmanları olmak üzere, radyoloji, beyin cerrahi, acil tıp, kardiyoloji uzmanlarının da katılım ve katkıları ile oluşturulmuş olan “AKUT İNMELİ HASTALARA VERİLECEK SAĞLIK HİZMETLERİ HAKKINDA YÖNERGE” ile ülkemizde de inme tedavisinde çağa uygun başarı oranlarına ulaşmak mümkün olabilecek, kaynaklar akılcı kullanılabilecektir.
İnme sıklığı ve getirdiği yaşam kalitesi kaybı ve oluşturduğu mali yük ile ülkemizde sağlık politikaları ve halk sağlığı alanında en önemli ve öncelikli alanlardan biri olarak ele alınmaktadır. Sağlık Bakanlığımız öncelikle akut inme yönetiminde bilimsel, kanıta dayalı ve ülke olanaklarına uygun düzenlemeler yapmak üzere derneğimiz Beyin Damar Hastalıkları Çalışma Grubu, Türk Beyin Damar Hastalıkları Derneği üyeleri, alanda çalışan meslektaşlarımız, Radyoloji, Beyin Cerrahi, Acil Tıp ve Kardiyoloji uzmanları ile bir süredir kalite ve standart çalışmaları, klavuz çalışmaları yapmaktadır. Bu yönerge öncesi hazırlanan “İnme Klinik Protokolü” de bunlardan biridir. İnme hastalarının Nöroloji Uzmanı yönetiminde en ektin ve organize olarak tedavi edilmesine yönelik bu çalışmaların, yayımlanmış olan“AKUT İNMELİ HASTALARA VERİLECEK SAĞLIK HİZMETLERİ HAKKINDA YÖNERGE” sinde yapılandırılmış olarak, uygulamaya hazır şekilde yer almış olması ülkemizde inme hastalarının tanı ve tedavisinde önemli bir aşama sağlayacaktır.
Bu yönerge ile akut İNME hastaları;
İNME VE BEYİN SAĞLIĞIMIZ İÇİN YENİ BİR TEHLİKE DAHA VAR; COVID-19
BEYİN SAĞLIĞI OLMADAN SAĞLIK OLMAZ!
Nörolojik hastalıklara neden olan çok sayıda değiştirilemeyen ve değiştirilebilen risk faktörü bilinmektedir. Son aylarda bütün dünyada ciddi sağlık problemi durumunda olan ve pandemik olarak kabul edilen COVID-19 (coronavirus) salgını sırasında bildirilen raporlar, hastalığın sadece solunum yollarını değil, nörolojik sistemleri de etkilediğini ortaya koymaktadır. Özellikle Çin’den olmak üzere çeşitli ülkelerden bildirilen çalışmalarla hastaların yaklaşık üçte birinde nörolojik bulgular rapor edilmiştir. Mevcut durumda bildirilen en yaygın belirtiler baş ağrısı, bulantı ve kusmadır. Daha ciddi vakalarda ve özellikle de daha yaşlı ve hipertansiyon, diyabet gibi risk faktörü olan hastalarda virüsün santral sinir sistemine invazyonu, kan pıhtılaşma eğilimini artırması, inflamasyon etkisi ile nöropatiler, miyopatiler, epilepsi gibi çeşitli nörolojik tablolar yanısıra ve %5 oranında, akut inme komplikasyonu da bildirilmektedir.
Sinir sistemi tutulumunun solunum yetmezliğinin daha da artışına neden olarak hastalığın ağırlaşmasına neden olabileceği belirtilmektedir. Ülkemizde alınan çok ciddi önlemler özellikle de 60 yaş üstü kişiler için riski azaltmaya yöneliktir. Altmış yaş üstü bireylerde özellikle serebrovasküler hastalık risk faktörlerinin oldukça yaygın olduğu dikkate alınırsa bu yaş gruplarında önlem ve erken tedavinin önemi daha da belirginleşmektedir. Toplumsal önlemlerin yanısıra bireysel önlemler ve enfeksiyonu önlemeye yönelik kurallara uyum, bu dönemde hayati önem taşımaktadır. Diğer önemli bir nokta da bütün dünya da sağlık otoritelerince dikkat çekildiği üzere, mevcut kronik risk faktörleri ile mücadelenin, COVID-19 hastalığının zorlaştırdığı, sağlık ortamında da düzenli ve özenli devam ettirilmesinin çok önemli olduğudur.
Prof. Dr. Şerefnur Öztürk
Türk Nöroloji Derneği Başkanı
Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji AD Başkanı