Üç beş kişinin bir araya geldiğinde, sıradan bir sohbet sırasında ağızlardan dökülüveren bir soru. Migren hastalarının tesadüfen kendileri gibi benzer ataklar yaşayanları öğrendiklerinde hissettikleri şaşkınlık ifadesi.
Başağrılı hastalarımın öykülerini dinlerken “evet sizi anlıyorum” dediğim zaman, “sizin de mi migreniniz var” sorusu ile karşılaşırım. Evet gerçekten benim de migrenim var, hem de çocukluğumdan bu yana. Ve hayatımın bir çok evresinde yaşamımı zorlayacak kadar.
Edindiğim kişisel ve klinik deneyimlerin ardından, bu ataklarla yaşamayı öğrenmek zorunda kalan migren hastalarının kafasında pek çok soru olduğunu biliyor, bir çok nöroloji uzmanı gibi onları “anlıyorum”.
Sevgili migren hastaları gelin kafanızda oluşan sorularınızı bir bir cevaplayalım.
?
1)Sadece benim mi migrenim var?
Elbette ki hayır, sadece biz değiliz. Pek çok insanın migren nedeniyle başı ağrıyor. Dünyada yüz kişiden 12’sinde, ülkemizde ise yaklaşık 17’sinde migren var. Amerika’da 30 milyon migrenli olduğu ve bunun gerçek rakamları yansıtmadığına inanılmakta. Sözün kısası yalnız değiliz.
2) Migren nedir? Bana anlatır mısınız?
Temel bulgusu başağrısı olan bir hastalıktır. Hastanın hayatını ciddi boyutta etkiler ve engeller. Dünyada engellilik nedenleri arasında ikinci ve genç kadınlar arasında birinci sırada yer aldığını söyleyebilirim. Birçok kişide migrenli hayat çocukluk yaşlarında başlar ve uzun yıllar devam eder. Hastaların pek çoğunun ailesinde migren öyküsü vardır. Yani genetik geçişlidir. Atağın ortaya çıkmasına neden olan tetikleyiciler vardır. Migren hastası çoğu kez ne (ler) ile tetiklediğini bilir. Vücudunda yaşadığı belirtilerle atağının ortaya çıkacağını da hisseder. Bu yaşadıkları atak öncesinde hasta beyninde ortaya çıkan geçici değişikliklerin sonucudur. Ayrıca bazen hastalarda atakların hemen öncesinde 5 ile 60 dakika süren geçici görme, his kaybı ya da çift görme olabilir. Çoğu kez doktora başvurma nedeni olan bu durum, migren atağının “aurası”dır. Bunu yaşayan migrenli hastalar “auralı migren”, yaşamayanlara ise “aurasız migren” tanısı almaktadırlar. Hastalar sadece aurasız ya da auralı migren atakları yaşayabilir, ağrı olmaksızın auraları olabilir. Bazen benim gibi bir hastada her ikisi de hem auralısız hem de auralı ataklar ortaya çıkabilir. Atak sırasında bulantı, kusma, ışığa, sese ve kokulara duyarlılık eşlik edebilir. Genelde başın tek tarafına (sağ ya da sol) enseden başlayıp alın bölgesine ya da göze yerleşen, zonklayıcı özellikte şiddetli bir ağrıdır.
Benim migren ataklarım hep enseden başlayarak sol alın bölgesine yerleşir. Sanki bazen orada nabız gibi bir şeylerin attığını, davullar çaldığını, patlayacakmış gibi olacağını hissederim. İtiraf ediyorum, birden fazla atağımda kustum. Ataklarım sırasında yaşadığım bulantı hissinden migren atakları yaşayan pek çok hasta gibi ben de nefret ederim. Eğer hastanın öyküsünde ataklar sırasında bu özellikler varsa ve sonrasında tamamen düzeliyorsa, bunlar tanı için önemli ip uçlarıdır. Hastanın muayenesi ve planlanan görüntüleme incelemeleri normal olmalıdır.
3) Açlık ve güneş neden migreni mi tetikliyor?
Sadece açlık ve güneş değil stres, adet döngüsü, adet düzenleyici ilaçlar, uykusuzluk, aşırı uyku, klima, mevsimsel değişkenler, yolculuk, yoğun egzersiz, bazı besin türlerinin tüketilmesi, alkol ve sigara, sigaralı ortam, aşırı kafein tüketimi, özellikle mayalı yiyeceklerin ve içeceklerin yenilip içilmesi, basınç değişikliği migren ataklarını tetikleyebilmektedir. Sadece bunların düzenlenmesi bile atakların kontrol altına alınmasını sağlayabilir. Benim migren ataklarımı genellikle uykusuzluk ve bazen yönetemediğim stres faktörleri tetikliyor.
4) Migrenim geçmeyecek mi? Ne yapmalıyım?
Buna cevap vermek gerçekten zor. Bu sorunun cevabı, sizin migreninizi nasıl yönettiğiniz, onu tetikleyen faktörlerden ne kadar kaçınabildiğiniz yani bu konuda artan farkındalığınız ile ilişkilidir. Yine kendimden örnek vermek istiyorum. Günlük egzersiz, bol su alımı, kafein miktarını azaltma, beslenmenin düzenlenmesi ve en önemlisi stres kontrolü kısacası kendime gösterdiğim özen, migrenimi kontrol etmeme yardımcı oluyor. Hasta bunlara dikkat ederse kesinlikle migren ile mücadelede daha başarılı olabilir. Kadın hastalarda ataklar menapozdan sonra genelde azalıyor. Ama bazen yaşam koşulları ve bu koşullara karşı o kişinin değiştiremediği kalıplaşmış reaksiyonlar migrenin kontrol altına alınmasına engel olabiliyor. Bilişsel tedavi bu kalıpların değişmesi açısından önemli bir tedavi yaklaşımı olarak kabul görmektedir.
Eğer ayda 2 ve daha fazla migren atağı ya da 4 ve daha fazla ağrılı gün yaşanıyorsa koruma ilaçları yani atak ortaya çıkmasın diye kullandığımız ilaçlar devreye girmelidir.
5)Eşimin söylediği gibi ben mi abartıyorum?
Zannetmiyorum, gerçekten bu atakları yaşarken abarttığınızı hiç zannetmiyorum. Çünkü bunu ancak yaşayan anlayabilir. Migrenli birinin eşi ya da çocuğu olmanın hiç kolay olmadığını da tahmin edebiliyorum. Tam her şey planlanmışken “ben gidemeyeceğim ya da yapamayacağım çok kötüyüm, migrenim başlıyor ya da başladı” diyen bir eş, bir anne ya da baba zaman zaman tahammülü zorlayabilir. Öte yandan ataklar sırasında diğer hastalıklarda olduğu gibi migren hastalarının da ciddi bir ilgi ve desteğe ihtiyacı var.
6) Hayatım boyunca sinir hapları kullanmalı mıyım?
Migren başağrıları ve bazı psikiyatrik hastalıklar beyinde ortak yolları ve kimyasal yapıları kullanmaktadır. Bu nedenle tedavide halk arasında sinir hapları (antidepresanlar) adı verilen ilaçlar kullanılmaktadır. Bu süre sizi takip eden doktorun belirleyeceği bir süredir. İlaç kesildikten sonra ataklarınız sıklaştığında yeniden kullanmak zorunda kalabilirsiniz. Lütfen bu konuda endişelerinizi doktorunuzla paylaşınız.
7) Migren atağım ortaya çıkmasın diye her gün ağrı kesici almalı mıyım?
Hayır almamalısınız. Çünkü ağrı giderici ilaçlar sadece atak sırasında ve belli sayılarda kullanılmalıdır. Ağrı giderici ilaçlar çok sık kullanıldığında başağrısına neden olurlar. Eğer son 3 aydır ayda 10 günden fazla başağrısı için ağrı kesici kullanıyorsanız ve ataklarınız sıklaşıp günlük olmaya başlamışsa, nedeni bu kullandığınız ilaçlardır. Azaltmadığınız taktirde başağrılarınız daha da sıklaşacak daha fazla ağrı giderici kullanmak zorunda kalacaksınız. Bu döngüye girdiyseniz lütfen bir doktora başvurunuz.
8) Migren ameliyat olursam migrenden kurtulacak mıyım?
Hayır. Günümüzde tıbbın bütün alanlarında olduğu gibi rehberimiz yapılan bilimsel çalışmaların sonucunda elde edilen bilgilerdir. Migren cerrahisinin bilimsel dayanağı yoktur. Hatta başağrıları ile uğraşan hekimler olarak bizler bu cerrahi işlem sonrası geçmeyen ağrıları olan hastaları tedavi etmeye çalışıyoruz. Asla böyle bir uygulamayı kendime yaptırmam ve hastalarıma önermem.
9) Migren için botox yaptırmak doğru mu?
Kronik migren ya da ilaç aşırı kullanım başağrısı tanısı alan hastalarımızın tedavilerinde botox uygulamalarının yeri vardır. Bu konuda eğitim almış hekimler tarafından uygulanmakta, tedavisi bir grup hastada gerçekten etkili olmaktadır. Özel bir protokol ile (155 ünite ve 31 enjeksiyon) üç ayda bir tekrarlanır.
Yaptırdım mı diye soracak olursanız, migrenimin kronikleşmemesi için çaba gösteriyorum, bu nedenle botox uygulaması yaptırmadım. Gerekli durumda elbette yaptırabilirim. Devlet ödemesi olmadığının altını çizmek istiyorum.
10) Migren aşısı gerçekten var mı? Varsa ne işe yarıyor?
Aşı deyince aklımıza bir ya da birkaç kez uygulandıktan sonra migrenin tamamen son bulacağı düşüncesi geliyor. Bu tedavi bir aşı değildir. Aşı olarak isimlendirme yanlıştır. Beynimizde migreni oluşturan mekanizmaların kontrol altına alınmasını sağlayan, özel olarak tasarlanmış otomatik enjektör ile belli aralıklarla uygulanan bir tedavi yöntemidir. Yapımını öğrendikten sonra hastanın kendine uygulaması mümkündür. Bu tedavinin migrende faydalı olduğunu ve tüm dünyada kullanıldığını biliyoruz. Etkinliği bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Ülkemizde şu anda ayda bir kez uygulanan formları mevcuttur. Bu tedavinin botox uygulamalarında olduğu gibi devlet tarafından karşılanmadığını ve botox uygulaması gibi maliyetli bir yöntem olduğunu bilmenizi istiyorum.
11) MR görüntülerimde tesadüfen leke (lezyon) çıktı, bana şimdi ne olacak ?
Migrenli hastaların beyin MR görüntülerinde elde edilen bu lekeler öykü ve muayene bulguları ile birlikte başka bir hastalığa işaret ediyorsa elbette çok önemlidir. Hızlıca bu lezyonların nedenlerine yönelik araştırmalar planlanmalıdır. Ancak bazen migren hastalarımız klinik olarak kesinlikle önem taşımayan lezyonları nedeniyle sık aralıklarla MR çektirerek takip edilmektedir. Bu durum hastanın ruhsal yönden çok travmatize olmasına neden olur. Ayrıca sağlık sistemine ağır yük getirmektedir. Hasta bir bütündür, sadece raporlara bakarak tanı koymak mümkün değildir. Hasta ve MR lezyonları bu konuda deneyimli bir ekip tarafından değerlendirilmelidir.
12) Migrenim vardı, şimdi hipertansiyon tanısı aldım, ne yapmalıyım?
Migren hastalarının diyabet, hipertansiyon, depresyon, kalp hastalıkları, alerjik durumlar ve kanser gibi migren dışında yeni bir hastalık tanısı alabilecekleri, migrenlerine bu yeni tanının eşlik edebileceği unutulmamalıdır. Hasta mevcut atakların seyrine göre doktorları ile iletişim içerisinde olmalıdırlar.
Migren yaşam kalitesini bozan önemli bir sağlık sorunudur. Yapılan çalışmaların sonucunda ülkemizdeki migren hastalarının büyük bir kısmının hala doğru tanı alamadıkları ve hak ettikleri tedavilerin uygulanmadığını biliyoruz. Bu ancak toplum farkındalığının gelişmesi ile değişebilir. Her yıl 5-14 Eylül tarihleri migren farkındalık günü olarak kabul edilmektedir. Doğru tanı ve bilimsel gerçekler doğrultusunda hak edilen etkin tedavinin bu hastalara ulaştırılması en pratik yol haritasıdır.
Bu konuda eğitim videolarımıza http//basagrisi-agri.org’ dan ulaşabilirsiniz.
Migren ataksız keyifli günler diliyorum.
Prof Dr Şebnem Bıçakcı
TND Başağrısı Çalışma Grubu Moderatörü